Hazret-i Ebu Talha anlatır:
“Bir gün Resulullah Efendimizin huzuruna girmiştim.
Onu, tarif edilemeyecek bir şekilde ‘neşeli ve güler yüzlü’ gördüm.
Ve pek çok sevindim.
Sebebini sordum.
Cevaben bana;
‘Nasıl sevinmeyeyim yâ Eba Talha?! Az önce kardeşim Cebrail yanıma gelip (Ümmetinden bir kimse senin üzerine bir salat ve selâm getirse, Allahü teâlâ ve melekleri on salat ve selâm getirir) diye müjde verdi’ buyurdu.”
? ? ?
Yine o anlatır:
“Bir gün bir grup eshap oturuyorduk ki Resulullah Efendimiz yanımıza geldi ve:
‘Ne yapıyorsunuz?’ diye sordu.
Biz cevaben;
‘Konuşuyoruz’ dedik.
Bunun üzerine;
‘Meclis hâlinde oturduğunuz zaman meclisin hakkını veriniz!’ buyurdu.
Biz sorduk ki:
‘Meclisin hakkı nedir yâ Resulallah?’
Bize, cevaben;
‘Meclisin hakkı, arkadaşının kusurunu görmemek, selâmına cevap vermek ve güzel söz söylemektir’ buyurdu.”
? ? ?
Bir gün de Hazret-i Ebu Talha’ya;
“En zor iş nedir?” diye sordular.
Cevabında;
“İnsanlara din öğretmektir, ancak niyetinde az bir ‘dünyalık’ olsa sözleri ‘zehir’ olur” buyurdu.