Ebû Avane Vasıtî hazretleri Tebe-i tâbiînin meşhur hadis hafızlarındandır.
92 (m. 710) yılında Irak’ta Vâsıt’ta doğdu. Tâbiînin büyüklerinden
Hasan-ı Basrî ve İbn-i Sîrîn’in sohbetlerinde bulundu ve onlardan hadis
rivayet etti. 176 (m. 792)’de Basra’da vefat etti. Buyurdu ki:
92 (m. 710) yılında Irak’ta Vâsıt’ta doğdu. Tâbiînin büyüklerinden
Hasan-ı Basrî ve İbn-i Sîrîn’in sohbetlerinde bulundu ve onlardan hadis
rivayet etti. 176 (m. 792)’de Basra’da vefat etti. Buyurdu ki:
Eshâb-ı
kirâmdan Huzeyfe diyor ki: Resûlullah efendimize (sallallahü aleyhi ve
sellem) ileride hâsıl olacak fitnelerden sordum. Çünkü, bunların şerrine
yakalanmaktan korkuyordum. Zararlı şeyden sakınmak, faydalı şeye
kavuşmaktan daha mühimdir. Buradaki fitne, insanlar arasında karışıklık
demektir. Haram işlemenin yayılması da fitne ise de, bunu sormaya lüzum
yoktur. Çünkü haramlar bellidir. (Yâ Resûlallah, biz, Müslüman olmadan
önce kötü kimselerdik. Allahü teâlâ, Senin şerefli vücudun ile, İslâm
nîmetini, iyilikleri bizlere ihsân etti. Bu saadet günlerinden sonra,
yine kötü zaman gelecek mi?) dedim. (Evet gelecek!) buyurdu. (Bu şerden
sonra, hayırlı günler yine gelir mi?) dedim. Yine (Evet gelir. Fakat, o
zaman bulanık olur) buyurdu. Yâni, bu zamanda, iyilik kötülükle karışık
olur. Kalbler, ilk zamanlarda olduğu kadar sâf ve tertemiz olmaz.
Îtikadların sahih, amellerin sâlih ve idarecilerin adaletleri, birinci
asırdaki gibi olmaz. Kötülükler, bid’atler, her tarafa yayılır. İyiler
arasına kötüler, sünnetler arasına bid’atler karışır.
kirâmdan Huzeyfe diyor ki: Resûlullah efendimize (sallallahü aleyhi ve
sellem) ileride hâsıl olacak fitnelerden sordum. Çünkü, bunların şerrine
yakalanmaktan korkuyordum. Zararlı şeyden sakınmak, faydalı şeye
kavuşmaktan daha mühimdir. Buradaki fitne, insanlar arasında karışıklık
demektir. Haram işlemenin yayılması da fitne ise de, bunu sormaya lüzum
yoktur. Çünkü haramlar bellidir. (Yâ Resûlallah, biz, Müslüman olmadan
önce kötü kimselerdik. Allahü teâlâ, Senin şerefli vücudun ile, İslâm
nîmetini, iyilikleri bizlere ihsân etti. Bu saadet günlerinden sonra,
yine kötü zaman gelecek mi?) dedim. (Evet gelecek!) buyurdu. (Bu şerden
sonra, hayırlı günler yine gelir mi?) dedim. Yine (Evet gelir. Fakat, o
zaman bulanık olur) buyurdu. Yâni, bu zamanda, iyilik kötülükle karışık
olur. Kalbler, ilk zamanlarda olduğu kadar sâf ve tertemiz olmaz.
Îtikadların sahih, amellerin sâlih ve idarecilerin adaletleri, birinci
asırdaki gibi olmaz. Kötülükler, bid’atler, her tarafa yayılır. İyiler
arasına kötüler, sünnetler arasına bid’atler karışır.
(Bulanıklık
ne demektir?) dedim. (Benim sünnetime uymayan ve benim yolumu tutmayan
kimselerdir. İbâdet de yaparlar. Günah da işlerler) buyurdu. Hayır da
yaparlar, şer de yaparlar. Bid’at işlerler. (Bu hayırlı zamandan sonra,
yine şer olur mu?) dedim. (Evet. Cehennemin kapılarına çağıranlar
olacaktır. Onları dinleyenleri Cehenneme atacaklardır) buyurdu.
ne demektir?) dedim. (Benim sünnetime uymayan ve benim yolumu tutmayan
kimselerdir. İbâdet de yaparlar. Günah da işlerler) buyurdu. Hayır da
yaparlar, şer de yaparlar. Bid’at işlerler. (Bu hayırlı zamandan sonra,
yine şer olur mu?) dedim. (Evet. Cehennemin kapılarına çağıranlar
olacaktır. Onları dinleyenleri Cehenneme atacaklardır) buyurdu.
(Yâ
Resûlallah! Onlar nasıl kimselerdir?) dedim. (Onlar da, bizim gibi
insanlardır. Bizim gibi konuşurlar) buyurdu. Yâni âyet ve hadis
okuyarak, vaaz ve nasihat ederler. Fakat kalblerinde hayır ve iyilik
yoktur. (Onların zamanlarına yetişirsek, ne yapmamızı emredersin?)
dedim. (Müslümanların cemaatine ve hükûmetine tâbi ol) buyurdu.
(Müslüman cemaati ve Müslüman hükûmeti yoksa, ne yapalım?) dedim. (Bir
kenâra çekil. Aralarına hiç karışma. Ölünceye kadar, yalnız yaşa!)
buyurdu.
Resûlallah! Onlar nasıl kimselerdir?) dedim. (Onlar da, bizim gibi
insanlardır. Bizim gibi konuşurlar) buyurdu. Yâni âyet ve hadis
okuyarak, vaaz ve nasihat ederler. Fakat kalblerinde hayır ve iyilik
yoktur. (Onların zamanlarına yetişirsek, ne yapmamızı emredersin?)
dedim. (Müslümanların cemaatine ve hükûmetine tâbi ol) buyurdu.
(Müslüman cemaati ve Müslüman hükûmeti yoksa, ne yapalım?) dedim. (Bir
kenâra çekil. Aralarına hiç karışma. Ölünceye kadar, yalnız yaşa!)
buyurdu.