İSTANBUL KADISI Kuyucaklızâde Âtıf Efendi

 

Kuyucaklızâde Âtıf Efendi, Osmanlı âlimlerindendir. Aydın’ın Kuyucak ilçesinde doğdu. Medrese tahsilinden sonra müderrislik yaptı. İzmir, Şam daha sonra İstanbul Kadılığına tayin edildi. Bu vazifede iken 1263 (m. 1847)’de vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Allahü teâlânın indirdiği bazı suhûflarda da bildirilmiştir ki, (Ey Âdem oğlu! Hastalık ve günah işlemek hayat hâllerindendir. Müteammiden [kin güderek] adam öldürmenin kefaretinden, hatâen öldürmenin kefareti ehven görülür, buna kısâs olunmaz ise de, bu da çok kötü iştir. Bundan da sakın!)
Büyük günahların sahibinin kalbinde îman varsa, azâbdan sonra şefaate kavuşur. Allahü teâlâ, onlara ikrâm eder. Binlerce sene geçtikten sonra, onları Cehennemden çıkarır. Hâlbuki, Cehennemdekilerin derileri yandıktan sonra, tekrar yaratılmaktadır. Hasen-i Basrî, (Keşke ben, böyle olan kişi olsaydım) buyururdu. Şüphe yoktur ki, Hasen-i Basrî âhiret hâllerini iyi bilen bir zâttır.
Kıyâmet gününde, bir Müslüman getirilir. Onun hiç hasenesi (iyiliği) yoktur ki, mîzânında ağır gelsin. Allahü teâlâ, onun îmanına hürmeten ona rahmet olarak buyurur ki: (İnsanlara git, sana hasene ve sevap verecek bir kimse ara. Onun ikrâmı sebebiyle Cennete giresin!) O kimse gider. İnsanlar arasında arzusuna kavuşturacak bir kimse arar. Hâlini anlatacak bir kimse bulamaz. Kime söyler ve sorarsa: “Benim de mîzânımın hafîf gelmesinden korkuyorum. Ben senden daha çok muhtacım” der. Bu hâline çok üzülür. Yanına bir kişi gelerek, “Ne istiyorsun?” der. Bu da, “Bir haseneye [sevaba] muhtacım. Onu belki bin kişiden istedim. Her biri behâne edip esirgediler” der. Bu kişi, ona der ki: “Allahü teâlânın huzuruna vardım. Sayfamda bir sevaptan başka sevap bulamadım. O da beni kurtarmaya yetmez. Onu sana hibe edeyim. Benden onu al!” O kimse, ferah ve sevinçli olarak gider. Allahü teâlâ, o kulun hâlini bildiği hâlde, “Nasıl geldin?” diye suâl eder. O kişi ile olan macerayı haber verir. O hasenesini veren kulu da Allahü teâlâ huzuruna çağırır. Buyurur ki: “Îman sahiplerine benim keremim, senin kereminden, ihsânından daha çoktur. Din kardeşinin elinden tut, Cennete gidiniz.”

 

 

Comments are closed.