Vanî Mehmed Efendi Osmanlı hadîs, tefsîr ve fıkıh âlimidir. Seyyiddir. Aslen Van’ın Hoşab (Güzelsu) kasabasındandır. ilk tahsiline Van’da başladı. Nûreddîn Şirvânî’den Halvetî yolunun tasavvuf bilgilerini aldı. Pâdişâh Dördüncü Mehmed Hân’ın emriyle İstanbul’a çağrıldı. Pâdişâh hocası (Hünkâr Şeyhi) ve Yeni Câmi’de ilk kürsü vâizi oldu. Sadrâzam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki İkinci Viyana Seferine “Ordu Şeyhi” olarak katıldı. Seferden sonra Bursa yakınlarındaki Kestel köyüne gönderildi. 1096 (m. 1685) senesinde orada vefât etti.
Bu mübarek zat buyurdu ki:
Peygamberimizin dedeleri, nineleri, Âdem aleyhisselâma kadar, hep mümin idi. Mâlikî âlimlerinden Ebû Bekr Arabî, (Resûlullahın mübârek babası Cehennemdedir diyen mel’ûndur) buyurdu. Bu, îtikad meselesi değildir. Kalb ile bir ilgisi yoktur. Resûlullahı incitecek şey söylemek câiz değildir.
Müctehid bulunmadığı zamanda, evvelce vefât etmiş olan müctehidin fetvâsı ile amel etmek câizdir. Menfaati olan bir şeyin haram olduğu bildirilmemiş ise, o şey mubâh olur. Zararlı olan şeyi yemek, içmek haramdır. Menfaati ve zararı bilinmeyen şeye helâl denir. Bunun için, tütün içmeye haram dememelidir. Hem de, dinde bid’at değildir. Âdette bid’attir. Bazı kimselere zarar verirse, yalnız bunlara zarar verecek miktârda içmek haram olur.
Bir şeyin, zamanın, yerin uğursuz olması, Yahudilikte vardır. İslâmiyette uğursuzluk yoktur. Câhillerin sünnet veya vâcib sanacakları şeyi yapmak mekruh olur.
Avâmın, yâni câhillerin fıkıh kitaplarına göre amel etmeleri lâzımdır. Âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden hüküm çıkarmaları câiz değildir. Fıkıh kitaplarına uymayan bir âyet-i kerime veya bir hadis-i şerif görülürse, bunun mensûh veya tevilli, yâhut mercûh olduğu anlaşılmalıdır.
Câizdir demek, sahih olur, helâl olur demektir.
Bağlı olduğu mezhebe sâdık olmak, her işini mezhebine uygun yapmak vâciptir. Fakat, taassup câiz değildir. Taassup, diğer üç mezhebi haksız bilmek, onları incitmektir. Çünkü, dört mezhebin her biri haktır, doğrudur. Amelde mezheplerin bir adet olmayıp, dört olmasının, lüzumlu, faydalı olduğu, akıl ile de kolay anlaşılmaktadır. İnsanların yaratılışları birbirlerine benzemediği gibi, dağda yaşayanlara, bir mezhep kolay iken, denizcilere, bu mezhep güç oluyor. Bir hastaya bir mezhep kolay iken, başka hastalık için, başka mezhep kolay oluyor.