Abdülhakim Arvasi hazretlerinin sevdiklerinden Sabri Bey anlatıyor:
“Bir gün rahatsızlandım birden.
Acele hastaneye gittim.
Apandisit teşhisi koydular.
Ve ameliyat için gün verdiler.
O gün hastaneye gitmeden önce Efendi’ye uğradım.
Ellerini öpüp oturdum yanında.
Bana şöyle bir bakıp sordu:
‘Sabri, sen hasta mısın?’
‘Biraz efendim’ dedim.
‘Neyin var?’
Ağrıyan yeri gösterdim.
O yere mübarek elini sürdü.
Ve ‘burası mı?’ buyurdu.
‘Evet efendim’ dedim.
O yeri biraz ovdu.
O anda hissettim tesirini.
Ağrı falan kalmamıştı.
Tamamen iyileşmiştim.
Kırk beş sene oluyor.
Apandisit ağrısı görmedim bir daha…”
***
Bu zât bir sohbetinde;
“Düşman karşısında bir farz namazı kılmak mümkün olduğu hâlde terk etmek, yediyüz büyük günah işlemiş gibidir. Velhasıl Müslüman demek; her gün beş vakit namazını kılan insan demektir” buyurdu.
Dinleyenler;
“Namazı kazaya bırakmak için hiç özür yok mu efendim?” dediler.
Cevabında;
“İki özür var. Biri uyumak, öbürü unutmaktır” buyurdu.