Şamlı Âlim Duhaym ibnü’l-Yetîm

Duhaym ibnü’l-Yetîm hazretleri Şafii fıkıh âlimlerindendir. 170 (m. 786)’da Şam’da doğ­du. Mısır, Hicaz, Bağdat Küfe ve Basra’da gibi ilim tahsil etti. Filistin’de Remle şehrinde ka­dılık yaptı. 245’te (m. 859) orada ve­fat etti.

Bir dersinde buyurdu ki:
Günah işleyince, hemen tövbe etmelidir. Gizli işlenen günahın tövbesi gizli olur. Açık işlenmiş günahın tövbesi açık olur. Tövbeyi geciktirmemelidir. (Kiramen kâtibîn) melekleri, günahı hemen yazmaz. Tövbe edilirse, hiç yazılmaz. Tövbe edilmezse yazarlar. Günaha tövbe etmemek, bu günahı yapmaktan daha fenadır. Hemen tövbe etmeyen de, ölmeden önce tövbe etmelidir. Verâ ve takvâyı elden bırakmamalıdır. (Takvâ) açıkça yasak edilmiş olan şeyleri, (Verâ) şüpheli şeyleri yapmamaktır. Yasak edilenlerden sakınmak, emrolunanları yapmaktan daha faydalıdır. Büyüklerimiz buyurdu ki: (İyiler de, kötüler de, iyilik yapar. Fakat, yalnız sıddîklar, iyiler, günahtan sakınır).

Hadis-i şerifte, (Kıyâmet günü Allahü teâlânın huzuruna kavuşanlar, verâ ve zühd sahipleridir) buyuruldu.

Kalbinin ürperdiği işi yapma! Nefsine uyma! Şüphe ettiğin işlerde kalbine danış!

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Nefse sükûnet ve kalbe ferahlık veren iş, iyi iştir. Nefsi azdıran, kalbe heyecan veren iş günahtır).

Yine hadis-i şerifte, (Helâl olan şeyler bellidir. Haramlar da bildirilmiştir. Şüpheli olanlardan kaçınız. Şüphesiz bildiklerinizi yapınız!) buyuruldu.

Bu hadis-i şerif gösteriyor ki, şüphe edilen ve kalbi sıkan şeyi yapmamalı. Şüphe edilmeyeni yapmak câiz olur.

Bir hadis-i şerifte, (Allahü teâlânın, Kur’an-ı kerimde helâl ettiği şeyler helâldir. Kur’an-ı kerimde bildirmediği şeyleri affeder) buyuruldu.

Şüpheli bir şeyle karşılaşınca, eli kalb üzerine koymalı. Kalb çarpması artmazsa, o şeyi yapmalı. Eğer, fazla çarparsa yapmamalıdır.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Elini göğsüne koy! Helâl şeyde kalb sâkin olur. Haram şeyde çarpıntı olur. Şüpheye düşersen yapma! Din adamları fetvâ verseler de yapma!). Îmanı olan, büyük günaha düşmemek için, küçük günahtan kaçar.

Bütün ibâdetlerini, iyiliklerini kusurlu bilmelidir. Allahü teâlânın emirlerini tam yapamadığını düşünmelidir. Allahü teâlâ çeşidli ibâdetleri bildirdi. Sabrı, sıdkı, namazı, orucu ve seher vakitleri istiğfâr etmeyi buyurdu. İstiğfârı en sonra söyledi. Böylece kula, bütün ibâdetlerini, iyiliklerini kusurlu görüp, hepsine af ve mağfiret dilemesi lâzım oldu.

Comments are closed.