Bu ayın makâlelerini inşâallah, “hakîkî îmân=sahîh akîde=doğru inanış” konusuna tahsîs etmek istiyoruz. Çünkü îmân, dînin aslı, işin temelidir; inanış doğru olmazsa, ibâdetlerin hiçbir kıymeti olmaz.
Kur’ân-ı kerîmde meâlen, “…Fırkalara ayrılmayın=Parçalanmayın…” buyuruldu. Bu âyet-i kerîme, “i’tikâdda, inanılacak bilgilerde parçalanmayın” demektir. Yani “nefislerinize ve bozuk düşüncelerinize uyarak, doğru îmândan ayrılmayın” demektir. İ’tikâdda ayrılmak, parçalanmak elbette, hiç câiz değildir. Hadîs-i şerîfte de “Cemâat rahmet, ayrılık azaptır” buyurulmuştur.
“…Parçalanmayın…” âyet-i kerîmesi “fıkıh bilgilerinde ayrılmayın” demek değildir. Ahkâmda, amellerde olan ictihâd bilgilerindeki ayrılık, hakları, farzları, amellerdeki ince bilgileri ortaya koymuştur. Eshâb-ı kirâm da, günlük işleri açıklayan bilgilerde, birbirlerinden ayrılmışlardı. Fakat, i’tikâd bilgilerinde hiç ayrılıkları yoktu. Hadîs-i şerîfte, “Ümmetimin ayrılığı [mezheplere ayrılması] rahmettir” buyuruldu. Dört mezhebin, amel bilgilerinde ayrılması böyledir. (Abdülğanî Nablüsî, el-Hadîkatü’n-Nediyye)
“Ehl-i sünnet vel-cemâat” ulemâsı demek, “Resûlullahın ve Eshâb-ı kirâmın gittikleri doğru yolda bulunan âlimler” demektir. “Hak olan cemâat” ve 73 fırka içinde Cehennemden kurtulacağı bildirilmiş olan “Fırka-ı nâciye” bunlardır.
Yukarıdaki terimde geçen “Sünnet=yol” demektir. “Sünnetullah=Allah’ın yolu” demektir. Yine “Sünnet=âdet, kânûn” ma’nâlarına da gelir. Meselâ, “Allah’ın sünneti=Allah’ın kânûnu” demektir. Bu, Kur’ân-ı kerîmde “sünnetullah” olarak geçmektedir. “Allah’ın sünnetinde [kânûnunda] aslâ bir değişiklik bulamazsın” buyuruluyor. [Ahzâb 62, Fetih 23, Fâtır 43]
“Sünnet-i Resûlillah=Resûlullahın yolu” demektir. Sahâbîlerin de sünneti olur. “Hazret-i Ebûbekir’in sünneti”, “Hazret-i Ömer’in sünneti”, “Hazret-i Osmân’ın sünneti”, “Hazret-i Ali’nin sünneti” gibi…
“Sünnet” kelimesi yerine göre, farklı anlamlarda kullanılır:
1- “Kitâb ve sünnet” ifâdesindeki sünnet, “Hadîs-i şerîfler” demektir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Allah’ın kitâbına, Peygamberin sünnetine sımsıkı sarılırsanız hiç sapıtmazsınız.” [Hâkim]
2- “Farz ve sünnet” ifâdesindeki sünnet, “Resûlullahın emirleri” demektir.
3- “Sünnet”, yalnız olarak kullanılınca, genelde “İslâmiyet” anlaşılır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Bir zaman gelecek ki, ortalık bozulduğu zaman sünnetime (İslâmiyet’e) tutunmak, avuçta ateş tutmak gibi olacaktır.” [Hâkim]