Âniden baskına uğrarlar!..

Bir gün Yavuz Sultan Selim Han’ın kızı ve efendisi Sadrazam Lütfü Paşa, Yanya’dan İstanbul’a doğru yola çıkarlar.
Ancak yolda “eşkıya” pusu kurmuştur.
Âniden baskına uğrarlar.
Kurtulmaları zordur.
Zira hem yalnızdırlar.
Hem de silâhsız.
Çaresizdirler!
O anda Merkez Efendi belirir yanlarında.
Şaşırırlar.
Mübarek zat, inanılmaz bir “heybet” ve “azametle” ortaya çıkar!
Onu görür bu eşkıyalar.
Her biri bir yana kaçar!
Hatta korkudan titrer bedenleri!
Bir anda terk ederler o yeri.
Lütfü Paşa ve hanımı kurtulurlar.
Ama bir şeyi anlayamazlar.
Merkez Efendi, nasıl ve nereden gelmiştir oraya?
Bunu düşünürken onu göremezler.
Zira kaybolmuştur gözden…
Onlar görürler bu hadiseyi.
Daha çok severler bu velîyi.
Ve İstanbul-Bahariye’de bir cami inşa ettirirler.
Câmiye, “onun ismini” verirler.
? ? ?
Bu zat ömründe hiç cemaatsiz namaz kılmamıştır.
Eğer cemaate yetişemezse, namazı cemaatle kılanlara;
“Gelin, size imam olayım, benimle bir daha kılın” der.
Sorarlar:
“Olur mu böyle?”
“Olur olur” buyurur; “Benimki farz olur, sizinki nafile.”

Comments are closed.