Şeyh Seyyid Abdülaziz hazretleri Abdülkadir Geylani hazretlerinin oğludur. 532 (m. 11134)’de Bağdad’da doğdu. Babsından ve birçok ulemadan icazet almış ve hadis rivayet etti. Musul’da Cibal köyüne yerleşerek talebe yetiştirdi. 602 (m. 1205)’de orada vefat etti. Şöyle nakletmiştir:
Babam Şeyh Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri buyurdu ki: Sünnet-i seniyyeye uyunuz. Dinden olmayan, dinde sonradan çıkarılıp, din imiş gibi kabul edilen bid’atleri yapmayın. Allahü teâlânın emirlerine itaat edin. O’nun emirlerine karşı gelmeyin. Allahü teâlâya ortak koşmayın. Hakkı olduğu gibi kabul edin. Onu herhangi bir şeyle lekelemeyin. Hâlinizden şikâyette bulunmayın. Sabredin, feryâd etmeyin. Doğruluk üzere devam edin. İsteyin, istemekle bıkkınlık göstermeyin. İçinde bulunduğunuz istenmeyen hâllerden dolayı ümitsizliğe düşmeyin. Dâima ümitli olun. Birbirinizle düşman değil kardeş olun. Birbirinize buğz etmeyin. Günahlarınızdan tövbe ederek temizlenin. Günah işleyerek kirlenmeyin. Rabbinize karşı ibâdet ve tâatla süsleniniz. Rabbinizin kapısından ayrılmayınız. O’na yönelmekten yüz çevirmeyin. Tövbe etmeyi geciktirmeyin. Her zaman, Rabbinizden özür dilemekten bıkmayın. Belki o zaman merhamete kavuşursunuz. Cehennemden uzaklaşmaya çalışınız.
Allahü teâlâ, mü’mini, îmânının kuvvetine göre imtihan eder. İmânı kuvvetli ise, imtihanı da çetin ve büyük olur. Resûlün imtihanı, Nebîninkinden daha çetindir. Çünkü Resûlün îmânı daha kuvvetlidir. Nebinin imtihanı, ebdâlin imtihanından daha büyüktür. Ebdâlin imtihanı, velîlerin imtihanından daha büyüktür. Bu mes’ele, Resûlullahın (aleyhisselâm) şu hadîs-i şerîfi ile açıklanmıştır:
“Biz Peygamberler topluluğu, en çetin imtahanlara tâbi oluruz.”
Allahü teâlâ, o büyüklerden belâyı eksik etmez. Onlar devamlı bir huzur ve uyanıklık hâline kavuşuncaya kadar, Allahü teâlâ, onlara belâ göndermekte devam buyurur. Çünkü Allahü teâlâ onları sever. Onlar muhabbet ehlidir. Hakkı severler. Seven sevdiğinden başka bir şeyi tercih etmez. Belâlar onların kalplerini tutar, onların nefisleri için bağdır. Onları, Allahü teâlâdan başkasına meyletmekten meneder. Onlardaki şehevî arzular, lezzet ve rahatlıklara meyil, onlardan alınır. Onların kalplerinde verilene kanâat ve belâlara karşı sabır hâli meydana gelir.