Sultanlar rikâbında yürüsün!

Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri, hocası Üftade hazretlerine çok hizmet eder.
Ne emrederse yerine getirir.
Çok duasını alır.
Derken hocası hastalanır.
Derhâl hizmetine koyulur.
Hocası çok memnun olur.
Bir gün açar ellerini:
“Sultanlar, rikâbında yürüsün!” diye dua eder.
Yani sen at üstünde giderken padişah ardınca yürüsün, der.
Çok geçmez, vefat eder.
Hocasının vefatıyla insanlar ona yönelirler.
Zengin fakir, yaşlı genç.
Hatta sultan, vezir, kumandan.
Bu veliyi “Gönül Sultanı” olarak bilir, duasını almaya çalışırlar.
Ve bir gün gelir.
Sultan Ahmed Han, Üsküdar’a geçtiğinde bu veliyi görür.
Kendisi at üstündedir.
O ise yaya yürümekte.
Derhâl yere iner.
Ve edeple yaklaşıp;
“Kıymetli efendim, lütfedip siz ata binseniz” der.
Dönüp bakar ki “Cihan Sultanı”dır böyle söyleyen.
Kabul eder teklifini.
Padişah, bindirir onu atına.
Kendi düşer rikâbına.
Büyük veli, at üstünde az gider.
Sonra atı durdurup;
“Bu teklifinizi bir sebeple kabul ettik. Zira üstadım bir gün bana ‘Sultanlar rikâbında yürüsünler’ buyurmuştu. Hocamın o sözü şimdi yerine gelmiş oldu” der.
Sonra attan iner.
Ve yürüyerek evine gider.

Comments are closed.