Osmanlı Âlimlerinden Vüsûlî Mehmed Efendi

Vüsûlî Mehmed Efendi
Osmanlı âlim ve şâirlerindendir. 930 (m. 1523)’de doğdu. 998 (m.
1589)’de İstanbul’da vefât etti. İmâm-ı Tartûşî’nin “Sirâc-ı Vehhâc”ını
Türkçeye tercüme etti. Bu esede buyuruluyor ki:
Allahü
teâlânın nimetlerini, yerlerin ve göklerin yaratılışını tefekkür etmek
(düşünmek), mutlak olarak caizdir ve hadîs-i şerîfle de teşvik
olunmuştur. Nitekim Şûra sûresi onbirinci âyet-i kerîmesinde meâlen;
“O’nun
benzeri hiçbir şey yoktur. Ancak O, işitici ve
görücüdür” buyurulmuştur. Allahü teâlânın nimetleri ve mahlûkâtı
hakkında tefekkür etmek caiz olunca, Allahü teâlânın bize en büyük
nimeti ve mahlûkâtın en şereflisi olan Resûlullah efendimizi (sallallahü
aleyhi ve sellem), O’nun halîfelerini ve onların yolunda bulunan
büyükleri düşünmek ve hatırlamak elbette caizdir. Kalben hatırlamanın
sünnet ve teşvik olunan bir iş olduğuna dâir delîllerden birisi de
şudur:
Delâil-i hayrâfın evvelinde şöyle rivâyet olundu:
Resûlullah efendimize; “Kendilerini sevmek, ikram olunmak ve iyilik
etmekle emrolunduğumuz Muhammed aleyhisselâmın âli kimlerdir?” diye
soruldu. Resûlullah efendimiz; “Onlar, bana îmân edip, halis olan safa
ve vefa ehlidir” buyurdu.

“Onların alâmetleri nedir?” diye suâl
edilince, Resûlullah efendimiz; “Benim sevgimi benden başka herkesin
sevgisine tercih eden, Allahü teâlânın zikrinden sonra, bâtını benim
zikrimle (beni hatırlamakla) meşgûl olandır” buyurdu. Başka bir
rivâyette; “Beni anmaya devam etmek ve bana çok salat
okumak” buyurmuşlardır.

Yine Resûlullah efendimize;
“Mü’minlerden bazısının huşû sahibi, diğerinin böyle olmadığını
görüyoruz. Bunun sebebi nedir?” diye sual edildi.
Resûlullah efendimiz de; “Îmânın tadını duyan huşû ehlidir. Bunu
duymayan huşû sahibi değildir” buyurdu. Tekrar; “Îmânın tadı ne ile
bulunur veya, ona nasıl kavuşulur, o ne ile elde edilir?” diye suâl
edildi. Resûlullah efendimiz; “Allah için sevmek husûsunda samîmi olmak
ile” buyurdu. Yine; “Allahü teâlânın sevgisi ne ile elde edilir?” diye
suâl edilince, Resûlullah efendimiz; “Buna Resûlünün sevgisi ile
kavuşulur. Bu sebeple, Allah ve Resûlünün sevgisi için Allah ve
Resûlünün rızâsını isteyiniz” buyurdu.

Comments are closed.