Esed bin Furat hazretleri Mâliki fıkıh âlimidir. 142 (m. 759) yılında Urfa-Harran’da doğdu. Babası onu Tunus’ta Kayrevan’a götürdü. Burada zamanın büyük âlimlerinden ilim tahsil etti, talebe yetiştirdi ve Kayrevan Kadısı tayin edildi. Bu sırada İslam askerinin, Sicilya adasındaki Syracusa muhasarasına katıldı ve kale önlerinde 213 (m. 828) tarihinde şehid düştü.
İnsanın, dünya ve âhıret saadetine kavuşup, âhırette ebedi azabdan kurtuluşu, Resûlullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) Allahü teâlâdan getirdiklerine imân etmesi, O’nun sünnet-i seniyyesine tâbi olması ve O’na tazimde bulunması ile mümkündür. Allahü teâlâ, O’nun emri ile kendi emrini bir tuttu. O’na olan itaati, kendisine itaat olarak kabul buyurdu. Ahzâb sûresinin otuzaltıncı âyet-i kerîmesinde meâlen;
“Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, mümin bir erkekle mümin bir kadın için, kendi işlerinden dolayı Allahın ve Peygamberin hükmüne aykırı olanı seçmek hakkı yoktur. Kim Allaha ve Resûlüne isyan ederse, muhakkak açık bir sapıklık etmiş olur…” buyuruluyor.
Diğer bir âyet-i kerîmede ise meâlen;
“Kim Peygambere itaat ederse, muhakkak Allaha itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, bu seni üzmesin. Zira seni onlara koruyucu ve gözetici göndermedik (ancak tebliğ için gönderdik)” buyuruluyor (Nisâ-80).
Allahü teâlâ, Nûr sûresinin altmışüçüncü âyet-i kerîmesinde meâlen; “Peygamberi, kendi aranızda birbirinizi çağırdığınız gibi çağırmayın” buyuruyor. Yani, o sizi çağırdığında, derhâl Ona cevap vererek, taziminizi ve hürmetinizi ifâde edin. Hattâ namazda olan bir kimseyi Resûlullah çağırdığında, Resûlullah Efendimize cevap vermesi vâcibdir. Çünkü, Ebû Sa’îd (radıyallahü anh) namazda iken Resûlullah Efendimiz onu çağırmıştı. Fakat o namazda olduğu için cevap vermemişti. Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz ona; “Bana cevap vermekten seni alıkoyan nedir? Sen Allahü teâlânın (Enfâl sûresi 24. âyet-i kerîmesinde meâlen) ‘Ey müminler! Peygamber, size hayat verecek olan dînin emirlerine sizi davet ettiği zaman, Allah ve Resûlüne icabet edin. Muhakkak biliniz ki, Allahü teâlâ, insan ile kalbi arasına girer’ buyurduğunu işitmedin mi?” buyurdu.