Bir kimse Şeyh Seyda hazretlerine gelerek “Kurban, Allahü teâlânın rızasına nasıl erebiliriz?” dedi.
Şeyh cevaben;
“Cenâb-ı Allah lütfederse o zaman erersin” buyurdu.
O kimse aynı soruyu ikinci ve üçüncü defa sordu ve aynı cevabı aldı.
Yine tatmin olmadı.
Bir daha gelip sordu.
Büyük veli bu defa;
“Bak Molla Muhammed! Kalbinin üzerindeki paraları ne zaman yakarsan işte o zaman Allah’ın rızasına erersin” buyurdu.
Meğer “takva ehli” görünürmüş ama parayı çok severmiş.
Onun kalbindeki “para sevgisini” ve dünyaya bağlılığını görüp böyle cevap verdi.
● ● ●
Şeyh Seyda’nın talebelerinden “bir çoban” vardı.
Bu zatı çok severdi.
Bir gün sürüsünü otlatırken “bir ayı”nın kendine doğru hızla geldiğini gördü.
Korkusundan hiçbir yere kaçamadı!
Ayı tam yanına geldi.
Arka ayaklarının üstünde dikildi.
Pençelerini kaldırdı.
Çobanın hiç şansı yoktu…
Çaresizlik içerisinde;
“Medet yâ Şeyhim!” diye Şeyh Seyda’dan “imdat” istedi.
O anda bir şey oldu…
Koca ayı “taş” kesildi!
Kıpırdayamıyordu…
Ayının bu durumunu gören çoban “Elhamdülillah” dedi ve sürur içerisinde sürüsünü önüne katıp oradan uzaklaştı.