Eğer o hakikaten veliyse!..

Bir gün Cizre kaymakamı, belediye başkanı, hâkim ve diğer vazifelilerden bazıları anlaşarak Şeyh Seyda’yı ziyarete karar verdiler.

O, Serhadlı köyündeydi.
O köye gittiler.
Yolda konuşuyorlardı.
“Eğer bu kimse hakikaten veliyse bize şunu yedirsin” diye her biri ayrı ayrı şeyler istediler.
Öğleden sonra köye ulaşıp Şeyh Seyda’nın evine vardılar.
Sohbete başladılar.
Sonra yemekler geldi.
Her birinin istediği yemek sofraya geldikçe, orada bulunanlar birbirlerinin gözüne bakmaya başladılar.
Yemekler yendi.
İkindi vakti girdi…
Şeyh Seyda, onlardan biri hariç diğerlerine “Haydi abdest alın da namaz kılalım” dedi.
Birinin ayağında çizme vardı.
O misafire dönüp;
“Sen dur, senin çizmelerini çıkarman zor olur” dedi.
Namaz kılındıktan sonra misafirler müsaade isteyip ayrıldılar.
Yolda gidiyorlardı…
Yine konuşuyorlardı.
O namaz kılmayan, diğerlerine “Ben cenabettim… Şeyh Efendi, benim durumumu anladı… Bana onun için ‘sen dur’ dedi. Yoksa çizmelerimi çıkarıp giymek zor değildir” dedi.
Meğer hep öyle gezermiş.
Şeyhin sözünden etkilendi.
Ve bu kötü âdetini terk etti.
Bu büyük velinin himmetiyle hidâyete erip “sâlih bir Müslüman” oldu…

Comments are closed.