Vefat ettiğinde iki yüz elli yaşındaydı

Selman-ı Farisi hazretleri, tavanı olmayan bir evde yaşardı.

Medayin’de vâliydi.

Şam’dan birisi geldi.

Yanında bir çuval “incir” vardı.

Selman-ı Farisi’yi tek bir “hırka” ile görünce işçi zannedip;

“Gel şunu taşı” dedi.

O, hiç itiraz etmedi.

Çuvalı yüklenip başladı yürümeye.

Onu tanıyanlar;

“Sen ne yapıyorsun, bu kişi vâlidir” dediler.

Adam üzüldü!

Ve kendisine;

“Kusurumu bağışlayın, tanımadım, çuvalı indirin” dedi.

Hazret-i Selman;

“Hayır, niyet ettim, dediğin yere kadar götüreceğim” dedi.

Adamın evine kadar götürdü.

● ● ●

Bir vakit hastalandı.

Kendisini ziyarete gelen Sa’d bin Ebi Vakkas’a dünyadan ayrılacağını ve bütün servetinin bir “tas” bir “leğen” bir “kilim” ve bir “hasır”dan ibaret olduğunu söyledi.

Medayin’de vefat etti…

İki yüz elli yaşındaydı…

Hanımı anlatır:

Vefatına yakın bana “Evde biraz misk olacak, onu suya koy ve başımın etrafına saç, zira yanıma melekler gelecek” dedi.

Dediği gibi yaptım.

Sonra dışarı çıktım.

Az sonra odadan;

“Esselâmü aleyke ey Allah’ın velisi ve Resulullah’ın arkadaşı!” diyen bir ses duydum…

İçeri girdiğimde ruhunu teslim etmişti.

Comments are closed.