Abdülazîz bin Muhammed

Abdülazîz bin Muhammed hazretleri, hadîs âlimlerindendir. Tabiînden olup, Medine’de doğdu. 189 (m. 804) senesinde vefât etti. Rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîf: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri, şöyle buyurdu: Allahü teâlâ, Ramazân-ı şerîfin her gününde, Cehenneme gitmesi gereken bir milyon kişiyi azâd eder. Ramazân-ı şerîfin son günü olunca, hepsinin toplamı kadarını mağfiret eder. Kadir gecesi olunca, Allahü teâlâ, Cebrâil’e, melekler topluluğu ile, yanlarında yeşil bir sancakla yeryüzüne inmelerini emreder. Sancağı Kâ’be-i muazzamanın üzerine dikerler. Cebrâil’in bin kanadı vardır. Bunlardan ikisini yalnız Kadir gecesi açar. Bunları açınca, doğudan batıya bütün dünyâyı kuşatır. Cebrâil, meleklere; bu gece, her ayakta durana, oturana, namaz kılana sabaha kadar selâm vermelerini, onlarla müsâfeha etmelerini, yaptıkları duâlara âmin demelerini buyurur. Fecir doğunca, Cebrâil; ey melekler topluluğu, haydi gidelim der. Melekler; “Ey Cebrâil! Allahü teâlâ, Muhammed’in ümmetinin işleri hakkında ne hüküm eyledi?” diye sorarlar. O da; “Allahü teâlâ, bu gece onlara nazar eyledi ve bütün günahlarını affeyledi. Yalnız dört sınıfı affetmedi” der. Eshâb-ı Kirâm; “Yâ Resûlallah bu dört sınıf kimlerdir?” diye sorduklarında; “İçki içmeye devam edenler, babasına-annesine karşı gelenler, sıla-i rahmi terk edenler ve mü’min olmaktan ümidini kesenlerdir” buyurup, şöyle devam etti: “Sonra Fıtır bayramı gecesi olur. Buna mükâfat gecesi ismi verilir. Bayram sabahı olunca, Allahü teâlâ, meleklere, Müslümanların bulundukları şehirlere inmelerini ve köşebaşlarında durmalarını emreder. Sonra insanlar ve cinlerden başka bütün mahlûkatın duyabileceği bir sesle bir münâdî; “Ey Muhammed ümmeti! Çok ihsân eden ve büyük günahları bağışlayan Rabbimizin huzûruna çıkınız” diye seslenir. Bayram namazı için Müslümanlar câmiye geldiklerinde, Allahü teâlâ; “Ey melekler, verilen işi tamamen yapan işçinin karşılığı nedir?” buyurur. Onlar da; “Ey Allahımız, ey Rabbimiz, onların karşılığı, mükâfatı, ücretlerini tam vermektir” derler. Allahü teâlâ da; “Ey meleklerim, ben ki Allahım, sizi şâhid tutuyorum. Şâhid olun ki, Ramazân-ı şerîfteki oruç ve namazlarına ücret olarak, kendi rızâmı ve mağfiretimi verdim” buyurur. Buna melekler çok sevinirler. Allahü teâlânın, bu ümmete Ramazân-ı şerîfin bitiminde verdiği ihsânları birbirlerine müjdelerler.

Comments are closed.