Abdullah Mürteiş hazretleri, evliyânın büyüklerindendir. “Mürteiş” diye tanınır. Aslen Nişâburlu olup Bağdâd’a yerleşti. Ebû Hafs-ı Haddâd’ın talebelerindendir. Ayrıca Cüneyd-i Bağdâdî, Ebû Osman Mağribî ve diğer büyük zâtlarla görüşüp sohbet etti. Şunûziyye Mescidinde ikâmet eder, orada sohbetine devam edenlere Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatır, dünyanın zevk ve eğlencelerinin geçici, âhiretin ise ebedi olduğunu bildirirdi. 939 (H.328) senesinde bu mescidde vefât etti.
Hocası Ebû Hafs-ı Haddâd, Abdullah Mürteiş’e ilim öğrenmesi için seyâhat etmesini söylemişti. Hocasının bu emrine uyarak, ilim öğrenmek için her sene kilometrelerce yol yürür, uğradığı bir şehirde on günden fazla kalmazdı. Bir gün Rakka’ya geldi. İbrâhim-i Kassâr kendisine bir tabakta üzüm ve ekmek gönderdi. Verilen hediyelere karşı, hediye ile cevap verdiği için kaftanını sattı. İbrâhim-i Kassâr’a bâzı hediyeler alıp gönderdi…
Bir defâsında ramazân-ı şerîf ayının son on günü câmide îtikâfa başladı. Ancak birkaç gün sonra îtikâfı bırakıp çıktı. Sebebini soranlara: “Mescidde bâzı kimselerin riyâ ile, gösteriş yaparak ibâdet edip, Kur’ân-ı kerîm okuduklarını gördüm. Bu hâlleri sebebiyle, onlara gelecek olan belâdan korkup dışarı çıktım” dedi.
Abdullah Mürteiş hazretleri nasîhat ve sohbetleriyle uzun müddet insanlara rehberlik yapmıştır. Bir defâsında da nasîhat isteyenlere; “Size nasîhat vermeye benden daha münâsib ve benden daha hayırlı olanlara gidiniz. Böylece beni de, sizlerden çok daha hayırlı olan Rabbimle berâber bırakmış olursunuz ve ben de hep O’nunla meşgûl olurum” buyurdu.
Bu mübarek zatın hastalığı artıp vefâtı yaklaştığı sırada huzûrunda bulunan sevenlerine borcu olduğunu, elbisesini satmalarını ve borcunu ödemelerini söyledi. Sonra buyurdu ki: “Allahü teâlâya duâ edip bana üç şeyi nasîb etmesini istedim. Birincisi pekçok dost ve büyük zâtlarla görüşüp sohbet ettiğim Şunûziyye Câmiinde vefât etmek. İkincisi vefât edip, dünyadan ayrılırken dünyalık bir şeyim olmasın istedim. Şu altımda serili olan hırkamdan başka bir şeyim yok! Ben vefat edince onu da altımdan alıp satın. Parasıyla bir şeyler alın ve fakirlere verin… Üçüncü isteğim de şu idi: Ben vefât ederken yanımda sevmediğim kimse bulunmasın. Burada bulunanların hepsini seviyorum. Şu anda aranızda sevmediğim kimse yok. Elhamdülillah bu arzumun üçü de oldu.”