Alâeddîn Rûşenî

Alâeddîn Rûşenî hazretleri, Karaman’da yaşamış olan evliyânın büyüklerindendir. Ömer Rûşenî hazretlerinin büyük kardeşidir. Tire yakınındaki Güzelhisar köylerinden Rûşenî’de doğdu. 1462 (H.867) senesinde Karaman’da vefât etti…
Alâeddîn Rûşenî hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Makâm sâhibleri gelince, hayvan kesmek harâmdır. Çünkü, Allah’tan başkası için hayvan kesmek şirk olur. Keserken Allahü teâlânın ismini söylese de, harâmdır. Eğer gelene yedirmek için keserse, harâm olmaz. Çünkü, misâfire ziyâfet vermek, İbrâhîm aleyhisselâmın sünnetidir. Misâfire ikrâm etmek sevâbdır. (İnsana ikrâm için kesmek, Allah’tan başkası için kesmek olur. Bu ise helâl değildir) demenin doğru olmadığı fıkıh kitaplarında yazılıdır. Böyle söylemek, Kur’ân-ı kerîme, hadîs-i şerîflere ve akla uygun değildir. Kasâb da, para kazanmak için kesiyor. Hâlbuki, kasâbdaki etlere harâm diyen hiç olmamıştır. Para kazanmak niyeti ile kesilen hayvan necis olsaydı, hiçbir kasâb hayvan kesmezdi…
Bir kimse gelince kesilen hayvan etinden, ona da ikrâm edilirse, ya’nî yedirilirse, hayvanı Allah için kesmiş, fâidesi misâfire olmuş olur. Kasâbın kestiği de Allah içindir. Fâidesi, kazancı, kasâbadır. Görülüyor ki, bir hayvanın insana ta’zîm için, Allah’tan başkası için kesilmesi veyâ Allah rızâsı için kesilmesi, etinin kesilene yedirilip yedirilmemesi ile ayırt edilmektedir…
Bundan anlaşılıyor ki, temel atılırken, hastalık gelince, hasta iyi olunca hayvan kesmek helâl olmaktadır. Çünkü, etleri fakîrlere yedirilmektedir…

HÜKÛMET ADAMI GELİNCE
Misâfir gelince kesilen hayvan etinden o misâfire yedirip yedirmemek mühimdir. Etlerin hepsini ona veyâ başkasına verip vermemek mühim değildir. Onun yediği hayvanın etinden başkalarına da verilir. Kesen de alır. Bunun ehemmiyyeti yoktur. Ona yedirmek ve yedirmemek için, keserken yapılan niyyete bakılır. Keserken onu ta’zîm etmek niyyet edilmezse, ona bu etten yedirmeyip, başka şeyler yedirilmesi, harâm olmasına sebeb olmaz. Çünkü, keserken ona yedirilmesi niyyet edilmiştir. Bundan anlaşılıyor ki, hükûmet adamı gelince, hayvanı keserken ona ta’zîm etmeyi niyyet ederse, etinden ona yedirse de, helâl olmaz. Keserken ona ikrâm etmeyi, yedirmeyi niyyet ederse, etinden hiç yedirmeyip, başka şeyler yedirse de, helâl olur…