Ali bin Ahmed Adevî

“İctihâd
ediniz!” emriyle; birçok âyet-i kerimeden, ilimleri derin olan yüksek
derecedeki âlimlerin ictihâd ile emrolundukları anlaşılmaktadır… 

Ali
bin Ahmed Adevî hazretleri, Mâliki fıkıh âlimlerindendir. 1112 (m.
1700)’de Mısır’ın Saîd bölgesinde doğdu. Daha sonra Kahire’ye giderek
büyük âlimlerin derslerine katıldı. Başta Ezher olmak üzere Kahire’deki
birçok medresede ders verdi. 1189’da (m. 1775) Kahire’de vefat etti. Bir
dersinde buyurdu ki:
İctihâd, gücü, kuvveti yettiği kadar,
zahmet çekerek, uğraşarak çalışmak demektir. İctihâddan maksat, âyet-i
kerimelerden ve hadis-i şeriflerden, mânaları açıkça anlaşılmayanları,
açıkça bildiren diğer ahkâm-ı şer’iyyeye kıyâs ederek, benzeterek,
bunlardan yeni hükümler çıkarmaya uğraşmak, çalışmak demektir. Allahü
teâlâ Kur’an-ı kerimde, “İctihâd ediniz!” diye emrediyor. Birçok âyet-i
kerimeden, ilimleri derin olan yüksek derecedeki âlimlerin ictihâd ile
emrolundukları anlaşılmaktadır…
İctihâd makamına layık
olabilmek için, birçok şartlar vardır. Evvela Arabî yüksek ilimleri
tamam bilmekle beraber, Kur’an-ı kerimin hepsi ezberinde olmak, sonra,
âyet-i kerimelerin mânâ-i murâdîsini, mânâ-i işârisini, mânâ-i zımnî ve
iltizâmîsini bilmek ve âyet-i kerimelerin, indiği zamanları ve sebepleri
ve ne hakkında geldiklerini, küllî, cüz’î olduklarını, nâsih, mensûh
olduklarını, mukayyed ve mutlak olduklarını ve bunlar gibi diğer
vechelerini ve kırâat-i seb’a ve aşereden ve kırâat-i şâzzeden nasıl
istihrâc edildiklerini bilmek, kütüb-i sitte ve diğer hadis kitaplarında
bulunan hadis-i şeriflerin hepsini ezberden bilmek ve her hadisin ne
zaman ve ne için söylendiğini ve şümûl derecesini, hangi hadisin
diğerinden evvel veya sonra olduğunu, ait oldukları cihetleri, hangi
vaka ve hadise üzerine söylendiklerini ve kimler tarafından nakil ve
rivayet edildiklerini ve bunların her birinin hal tercümelerini bilmek,
fıkıh ilminin usul ve kâidelerine vâkıf olmak, oniki ilmi, âyet-i
kerimelerin ve hadis-i şeriflerin rumuz ve işaretlerini, sûrî ve mânevi
tefsirlerini anlayıp kavrayabilecek ayrı bir irfana, nûr-i îman ve
itmi’nân ile dolu münevver ve muaffâ bir kalb ve vicdâna sahip bulunmak
lâzımdır…
Bu yüksek vasıflar ve husûsiyyetler, ictihâd mevki ve makamının icapları ve lüzumlu şartlarıdır.

Comments are closed.