Da’lec bin Ahmed hazretleri (rahmetullahi aleyh) bir gün sohbetinde;
“Yetmişüç fırka içinde cehennemden kurtulan, yalnız ‘Ehl-i sünnet velcemâat’ fırkasıdır. Her Müslüman; Ehl-i sünnet itikadını öğrenmeli, imânını buna göre düzeltmelidir” buyurdu.
Ve şunu anlattı:
İsrailoğulları zamanında bir kişi vardır.
Fasık olup her işi günahtır.
Ama bir gün pişman olur.
Günahlarına tövbe etmek ister.
Gider, sorar bir âlime;
“Doksan dokuz kişi öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu?”
Âlim cevaben;
“Hayır, kabul olmaz!” der
Kızar, onu da öldürür.
Gider, başka âlime sorar:
“Yüz kişiyi öldürdüm. Tövbem kabul olur mu?”
O âlim cevaben;
“Olur, ama sen terk et bu diyarı. Falan köye git, insanları iyidir” der.
Sevinip hemen tövbe eder.
Ve o köye doğru yola çıkar.
Ama yarı yolda vefat eder.
“Azap” melekleriyle “rahmet” melekleri, ruhunu götürmeye gelirler.
Ama anlaşamazlar.
Zira iki taraf da;
“Bu mevta bize ait” demektedir.
Hakk teâlâya arz ederler.
Cenab-ı Hakk;
“Ölçün iki tarafı. Nereye daha yakın?” buyurur.
Ölçerler.
İyi köye, “bir karış” daha yakındır.
Durum anlaşılır.
Ruhunu “rahmet melekleri” alır…