Hazret-i Abdurrahman bin Avf (radıyallahü anh), Resulullah Efendimizin ahirete teşriflerinden sonra Onunla geçirdiği günleri hatırlayarak daima ağlar ve “Ondan sonra bizim için dünyanın hiçbir kıymeti kalmadı!” derdi.
¥ ¥ ¥
Hazret-i Âişe anlatıyor:
“Resulullah çok şefkatliydi.
Bazen biz hanımlara ‘Benden sonraki hâliniz beni düşündürüyor… İnsanlar size nasıl davranırlar, sizin geçiminizi üstlenecek olanlar, sabırda kâmil/olgun olan ve sıddıklığı huy edinenlerdir’ buyururdu.”
¥ ¥ ¥
Hazret-i Ömer, Abdurrahman bin Avf hakkında “Abdurrahman, Müslümanların büyüklerinden biridir” buyurdu.
¥ ¥ ¥
Hazret-i Ali ise “Resulullah’tan duydum. Abdurrahman bin Avf’a, ‘Sen, göktekiler ve yerdekiler katında eminsin’ buyurmuştu” dedi.
¥ ¥ ¥
Berae suresi nazil olup/inip Eshab-ı kiram sadaka ve hayrata teşvik olunduğunda Hazret-i Abdurrahman malının yarısını dağıtmıştı.
Dört bin dirhem.
Ve binlerle altın!
Bütün bunları bir kalemde dağıtmış ve Resulullah Efendimizin duasını almıştı.
¥ ¥ ¥
Hazret-i Abdurrahman (radıyallahü anh), bir gün hanımına “Malın çokluğu helake sebep olur, bundan endişe ediyorum” demişti.
Hanımı, Ümmü Seleme idi.
Mübarek bir hanımdı.
Bunu duyunca:
“Evet ama Allah yolunda sarf olunan mal böyle değildir” diye cevap vermişti.