Allahü teâlânın emr-i şerîfi nedir?

(Dünden devam)

Hazret-i Cebrâil‘in elinde bir altın sini, üstünde altın bohça vardı.
Yanında bin melek vardı.
Ardından hazret-i Mikâîl geldi.
Elinde bir altın sini.
Bir altın bohça.
Ardında bin melek.
Sonra hazret-i İsrâfîl aleyhisselâm geldi.
Elinde bir altın sini.
Üzerinde bir altın bohça.
Yanı sıra bin melek.
Onun ardınca, hazret-i Azrâîl aleyhisselâm geldi.
Elinde bir altın sini.
Bir altın bohça.
Yanında bin melek.
Melekler bu sinileri getirip arz eylediler.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hazretleri bunları görüp;
“Yâ kardeşim Cebrâîl. Allahü teâlânın emr-i şerîfi nedir. Bu siniler ile ne emreder?” diye sordu.
Hazret-i Cibrîl
“aleyhisselâm”;
“Yâ Resûlallah! Allahü sübhânehü ve teâlâ sana selâm eder ve buyurur ki: Ben, Habîbimin kızı Fâtıma’yı, kulum Alî’ye verdim. Arş-ı âlâ’da nikâh ettim. Habîbim de Eshâbı arasında nikâh eylesin. Sinilerin birinde Cennet elbisesi var. Onu Fâtıma’ya giydirsin. Diğer sinilerde Cennet taamları var. Onlarla Eshâbına ziyâfet versin” dedi.
O Server bunu işitti.
Pek çok sevindi.
Çok duygulandı.
Şükür secdesine vardı.
Ve hazret-i Cebrâîl’e;
“Yâ kardeşim Cebrâîl. Dilerim ki, Arş-ı âlâ’da nikâhın nasıl yapıldığını bana açıklıyasın” buyurdu. (Devamı yarın)