Hanefî fıkıh âlimlerinden Ahmet Tahtâvî hazretleri, Dürr-ül-muhtâr hâşiyesinde diyor ki:
Hazret-i Ömer’in haber verdiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz hazret-i Âişe’ye, (Dinde fırkalara ayrıldılar âyet-i kerîmesi, bu ümmette meydana gelecek olan itikad, îmân bilgilerinde bid’at sâhiplerini ve nefislerine uyanları haber veriyor) buyurdu.
En’âm sûresinin 153. âyetinde meâlen; (Doğru yol budur. Bu yolda olunuz! Fırkalara bölünmeyiniz!) buyuruldu.
Yani Yahudiler, Hıristiyanlar ve başka sapıklar doğru yoldan ayrıldılar, siz de, bunlar gibi bölünmeyiniz!
Âl-i îmrân sûresinin 103. âyetinde meâlen; (Hepiniz, Allahü teâlânın ipine sarılınız! Fırkalara bölünmeyiniz!) buyuruldu.
Tefsîr âlimlerinden bâzıları, Allahü teâlânın ipi, cemâat, birlik demektir dediler. Fırkalara ayrılmayınız emri, böyle olduğunu göstermektedir. Cemâat de, fıkıh ve ilim sâhipleridir. Fıkıh âlimlerinden îmân, itikad bilgilerinde, bir karış ayrılan, dalâlete düşer, Allahü teâlânın yardımından mahrum kalır, Cehenneme gider. Çünkü, fıkıh âlimleri doğru yoldadırlar.
Muhammed aleyhisselâmın sünnetine yapışan ve Hulefâ-i râşidînin yani dört halîfenin yoluna sarılan bunlardır. Sivâd-ı a’zam, yani Müslümânların çoğu, fıkıh âlimlerinin yolundadır. Bunların yolundan ayrılanlar, Cehenneme gideceklerdir. Allahü teâlânın rızâsı, yardımı, bu fırkadan olanlaradır. Bu fırkadan olmayanlara, Allahü teâlâ gadab edecek, Cehennemde azap yapacaktır.