Allahü teâlânın sevdiği sevilir

Sual: Bazıları, “İslamiyet ile alay eden, Müslümanlara hakaret eden kimseleri de insan olduğu için sevmek lazımdır” diyorlar. Böyle kimseleri sevmek mi yoksa bunlara acımak mı gerekir?
Cevap: Sevmek ayrıdır, acıyıp merhamet etmek ayrıdır. Bu ikisini birbirine karıştırmamalıdır. İmam-ı Gazali hazretleri, Kimya-i saadet kitabında, kimlerin sevileceği, kimlerin de sevilmeyeceği hususunda buyuruyor ki:
“Resulullah efendimiz, (İmanın temeli ve en kuvvetli alameti, Müslümanları sevmek ve Müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemektir) buyurdu. Cenab-ı Hak, İsa aleyhisselama vahyederek, (Eğer yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlukların ibadetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe hiç faydası olmaz) buyurmuştur.
Allahü teâlâya düşman olanları sevmemeli, İslamiyet’e yapışanları sevmelidir. Bunu sözlerinde, hareketlerinde belli etmelidir. Âsi ve fâsıklarla arkadaşlık etmemeli, zalimlerden, Müslümanlara eziyet edenlerden daha çok kaçınmalıdır.
İslamiyet’e karşı duranları ve Müslümanlara düşman olanları sevmemenin lazım olduğu bildirildi. Nitekim Mücâdele suresinin son ayetinde mealen, (Allahü teâlâya ve kıyamet gününe iman edenler, Allahü teâlânın ve Resulünün düşmanlarını sevmezler. O kâfirler ve münafıklar, müminlerin anaları, babaları, oğulları, kardeşleri ve başka yakınları olsa da bunları sevmezler. Böyle olan müminleri Cennete koyacağım) buyuruldu.”

Sual: Bazıları, dinî konularda herkesin hüküm çıkarabileceğini, ictihad edebileceğini söylüyorlar. Gerçekten herkes hüküm çıkarabilir, ictihad edebilir mi?
Cevap: Resulullah efendimizin vefatından dört yüz sene sonra, ictihad edebilecek derin âlim kalmadığını, İslam âlimleri söz birliği ile bildirdiler. Şimdi, ictihad etmeli diyen kimsenin akıl hastası veya din cahili olduğu anlaşılır. Büyük âlim Celaleddin-i Süyuti hazretleri, ictihad derecesine yükselmiş olduğunu söylemişti. Zamanındaki âlimler kendisine bir sual sorup, buna iki çeşit cevap verildiğini söyleyerek, bunlardan hangisinin daha sağlam olduğunu bildirmesini söylediler. Cevap veremedi. İşinin çok olduğundan, buna vakit ayıramayacağını bildirdi. Halbuki kendisinden istenilen şey, fetvada ictihad yapması idi. Bu ise, ictihad derecelerinin en aşağısıdır. İmam-ı Süyuti hazretleri gibi derin bir âlim, fetvada ictihaddan kaçınınca, Müslümanları mutlak ictihad yapmaya sürükleyenlere deli veya din cahili denilmez de ne denir?

Comments are closed.