“Amellerin seni şımartmasın!”

Ahmed el-Alesî, Bağdât evliyâsındandır. Doğum târihi ve yeri belli değildir. Hayâtı hakkında fazla bilgi yoktur. Kâdı Ebû Ya’lâ’dan fıkıh ve hadîs ilimlerini öğrendi. Çok talebe yetiştirdi. Derslerinde talebelerine buyurdu ki:

“ÖNCE KENDİNDE DENE!”
“Söyleyeceğiniz sözü önce kendi nefsinize tatbik edin, bu takdirde, durumunuz ne olur? Onu göz önüne alın, ondan sonra, söyleyeceğinizi söyleyin ve tavsiyenizi yapın. Böyle yaparsanız, doğruyu ve isâbetli olanı bulmanız mümkün olup, kendinizi yanlış söylemekten koruyup, herkes yanında güvenilen ve îtimâd edilen, görüş sâhibi bir kimse olursunuz.”
“Eğer akıllı, her yönüyle güvenilebilen, din ve dünya işlerinde sağlam birini bulabilirsen onunla berâber ol ve arkadaşlık yap. Böyle olmayanlardan, arslandan kaçar gibi kaç.”
“Günah işlendiğinde, yapılacak en faydalı iş, bir kimse bir günahı yapıp, sonra onu gözünün önüne getirip, ölünceye kadar, ben Rabbimin emrine niçin karşı geldim, niçin bu günâhı işledim? diye pişman olup, bir daha, öyle bir günaha dönmemesidir.”
“Allahü teâlânın beğendiği işlerle meşgûl olan kimsenin sakınması gereken şey, yaptığı sâlih amelleri gözünde büyüterek bir hayli ibâdet yaptığını, ibâdet ve tâat husûsunda durumunun iyi olduğunu düşünerek, günahlarını unutmaktan sakınması gerekir. Çünkü bunda, amellerinin onu şımartması ve işlediği günahların azâbından emin olması vardır. Böyle bir durum ise tehlikelidir.”
“İnsanın, kendisini alâkadâr etmeyen şeyleri terk edip, kendisini ilgilendiren işlerle meşgûl olması gerekir.”

“YÂ RABBÎ! BURASI, BURASI!”
Ahmed el-Alesî, hac vazîfesini yapmak için gittiğinde Mekke’deki Eshâb-ı kirâmın, Tâbiînin, evliyânın ve âlimlerin kabirlerini ziyâret etti. Fudayl bin Iyâd’ın kabrinin yanına geldiğinde kabrinin yanına asâsı ile bir çizgi çizip; “Yâ Rabbî! Burası burası!” dedi. Orada bulunanlar bu sözlerden bir şey anlamadı. Aradan bir süre geçtikten sonra Ahmed el-Alesî 1109 senesinde tekrar hacca gitmek için yola çıktı. Yolda iki defâ deveden düştü. Bütün ağrı ve sızılarına rağmen geri dönmeyip yoluna devâm etti. İhramlı olarak Arafat’a geldi. O gün akşam ile yatsı arasında Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti. Sabahleyin mübârek cenâzesi, Fudayl bin Iyâd’ın kabri yanına, önceden çizdiği çizginin bulunduğu yere defnedildi.