ANTEPLİ ÂLİM Bedreddin Mahmud Aynî

Bedreddin Mahmud Aynî hazretleri Hanefi fıkıh âlimidir. 760 [m. 1359] da Antep’te doğdu, 855 [m. 1451] de Kâhire’de vefat etti. En meşhur eseri olan “Hidâye Şerhi”nde diyor ki:
Para ile Kur’ân-ı kerîm ve başka şeyler [mevlid] okutmak harâmdır. Bu parayı fakîrlere sadaka verip, sevabını ölüye bağışlamalıdır. Ücret ile yalnız Kur’ân-ı kerîm, din dersi öğretmek, imamlık, müezzinlik caiz görülmüştür. Hafız pazarlık etmeden, Allah rızası için hatim, cüz veya mevlid okursa, okutanın hediye ettiğini alması caiz olur. İtiraz ederse, aldığı haram olur. Okutanın da az vermesi caiz değildir. Ne kadar çok verirse sevabı o kadar çok olur. Hafız, okumak için, çok veren ile az vereni ayırt etmemelidir. Ayırt ederse, para kazanmak için hafız olmuş demektir. Bu ise haramdır. Hafızlar Kur’ân-ı kerîm ve mevlid okumakla geçinmemeli. Bunları para düşünmeden, Allah rızası için okumalıdır.
Kur’ân-ı kerîmi bastırıp satanlar, bunu kitapçılık ticaretine alet edenler, Kur’ân-ı kerîm öğretilmesine, okunmasına sebep olmak niyeti ile olursa, caiz ve sevap olur. Aldığı satış parası helal olur. Fakat, böyle niyetin alameti vardır ki, mal oluş fiyatına yakın, az bir kârla satmalıdır. Geçimi başka kitaplardan sağlanıyorsa, Kur’ân-ı kerîmi kârsız satmalıdır.
Mu’âz bin Cebel “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerine, “falanca, Kur’ân-ı kerîm yazıp satıyor” dediklerinde, “bu, Kur’ân-ı kerîm satmak değildir. Kâğıt ve işçilik ücreti istemektir. Kur’ân-ı kerîmi satmak demek, onu para ile, ücret ile öğretmektir” buyurdu.
Kur’ân-ı kerîmi okuyarak geçim vasıtası yapmak için ezberleyen hafızlar ve tecvid ile okumayıp, teganni ile okuyan hafızlar, gerçekten hamele-i Kur’ân değildir. (Çok hafızlar vardır ki, Kur’ân-ı kerîm, bunlara lanet eder) hadîs-i şerîfinde bildirilenlerden olurlar.
Aynî hazretleri, vefatından kısa bir zaman evvel buyurdu ki:
“Sâdık o kimsedir ki; Allahü teâlânın hükmünden razı olduktan sonra Allahü teâlânın emirlerini yerine getirip Resûlullah efendimizin sünnet-i seniyyesine uyan, başkasından bir şey istemeyip verilirse şükreden, verilmezse sabreden kimsedir.”