“Yatacak bir yatağı bile yoktu”

“Yatacak bir yatağı bile yoktu” “Uzaktan bakıldığında sanki tedavisinde yardımcı olması için değil de ölmesi için bekliyordu”     Bir tas sıcak çorba pişmiyordu evinde. Çünkü kendisi pişiremiyordu artık. Dışarıdan da alamıyordu, çünkü yağı dokunuyordu, salçası dokunuyordu o dokunuyordu bu dokunuyordu… Hem bu kadar pimpirikliydi hem de kendine evde bakan…

Devamını oku

On iki yerinden yara almıştı!..

On iki yerinden yara almıştı!.. Hazret-i Ümmü Ümare, diğer adıyla Nesîbe Hâtun “radıyallahü anhâ” zamanında bir yalancı peygamber çıktı. “Müseyleme tül Kezzab” Hazret-i Ümmü Ümare’nin oğlu hazret-i Habib, o sahtekâra elçi olarak gönderildi. Müseyleme, hazret-i Habib’e, kendisinin Peygamberliğini kabul etmesini istedi. Hazret-i Habib; “Hayır!” dedi. Ve tasdik etmedi. Müseyleme kâfiri…

Devamını oku

“Aslanım şehit oldu beni de öldürsünler”

“Aslanım şehit oldu beni de öldürsünler” Valide Sultan içeri gelip, kapının açık olduğunu ve Abdülaziz Han’ın kanlar içinde yattığını görünce, “Aslanım şehit oldu. Beni de şehit etsinler” diye feryat ediyor…   Bugün, Osmanlı Sultanı ve İslâm Halifesi Abdülaziz Han’ın şehit edildiği gündür… Abdülaziz Han, İkinci Mahmud Han’ın oğludur. 1830’da doğdu. 1876’da Dolmabahçe Sarayından…

Devamını oku

Hikmetli sözler

Kişi, iyilik düşünür de yapamazsa, kendisinden misk kokusu yayılır. Melekler, iyiliği bu kokudan bilir, o iyiliği yapmış gibi sevab yazarlar. Kişi, kötülük düşünür de yapmayınca, etrafa kötü koku yayılır, kokusundan onun kötülük olduğunu anlarlar; fakat işlemediği sürece onu günah olarak yazmazlar. (Süfyan bin Uyeyne) Kişi, herkesle düşüp kalktığı müddetçe, riyakârlıktan…

Devamını oku

Siz, bunun öleceğini sandınız!

Muhammed Masum-i Faruki hazretlerinin büyük oğlu Muhammed Sıbgatullah, daha beş-altı aylıkken şiddetli bir hastalığa yakalandı. Hekimler aciz kaldı. Çare bulamadılar. Ölecek zannettiler. Nihayet nabzının atması bile hissedilemez olmuştu. Ebeveyni cenaze hazırlıklarına, başladılar. Bu haber İmâm-ı Rabbâni hazretlerine ulaşınca hemen torununun yanına geldi. Örtüsünü kaldırdı. Yüzüne dokundu. Ve tebessüm ederek “Bâbâ! Annene-babana yaptığın…

Devamını oku

Amelini az gören kimse gibi ol!..

Paşmakçızâde Seyyid Ali Efendi Elliikinci Osmanlı Şeyhülislâmıdır. 1048 (m. 1638)’de İstanbul’da doğdu. 1124 (m. 1712)’de orada vefât etti. Tasavvuf büyüklerinin kıymetli sözlerini anlatırdı. Buyurdu ki: Huzeyfe hazretleri: “Asıl ölü, ölenler değil, yaşayan ölülerdir” dedi. “Yaşayan ölü nasıl olur?” diye sorulunca da, “Kalbiyle iyiliği bilmeyen ve kötülükten sakınmayandır” buyurdu. İbn-i Ömer…

Devamını oku