Azerbaycanlı Velî Seyyid Yusuf Halvetî

Yusuf Halvetî hazretleri Azerbaycan’da yaşamış büyük velîlerdendir. Seyyid olup, soyu Peygamber efendimize ulaşır. Şirvan’da doğdu. 1308 (H.708)’de orada vefat etti…
Bu mübarek zata “Tasavvuf nedir?” diye sordular. “Hakiki din âlimlerinden birine bağlanıp, ona teslim olmak. Onun feyz ve bereketlerinden istifade etmek. Kimseye karışmayıp, kendi halinde insanlardan ayrı yaşamaktır” buyurdu. Bir gün buyurdu ki:
“Sıddîkların, yükseldikçe istedikleri bir şey vardır ki, o da riyaset muhabbetidir. Buradaki ‘riyâset muhabbeti’ insanların başına geçmek arzusu değildir. Zaten, evliyalık yolunda bulunmanın ilk şartı, bunu terk etmektir. Nerede kaldı ki, en sonda hasıl olan şey ‘riyâset muhabbeti’ olsun. Bu ifadeden murâd; Allahü teâlânın indinde, evliyayı sevenler için şefaat makamı taleb etmektir.”
“Eğer imkânım ve ayaklarım sağlam olsaydı, evliyâya muhabbeti olanları ziyâret etmek için, Horasan’a kadar giderdim.”
“İzzet ve şerefi, Allahü teâlânın dinine uygun olmayan hallerde arayan kimseyi, Allahü teâlâ, hakir ve zelil eder.”
“Dine uymakta gevşek davrananlarla berâber olmaktan, son derece sakınmalıdır. Onlar, insanın felâketine sebep olurlar.”
“Fakirler dünya ve ahirette her bakımdan rahattırlar.”
“Tasavvuf yolunda bulunmak; gönül, kalp hâlidir. Dil ile bazı şeyleri söylemek kafi değildir.”
“Bazı kimseler vardır ki velîdirler. Büyük zatlar bu kimselere bakınca, tasavvuftaki makamlarını görürler. O kimsenin ise, bunların hiçbirinden haberi olmaz.”
“Velî, içinde bulunduğu ânı değerlendirmek için çırpınır. Diğer vakitleri kıymetlendirmek için çalışsa, içinde bulunduğu vakti harcamış olur. İleriki vakte kavuşacağı da, zaten belli değildir. Bunun için gerçek velî, her an, içinde bulunduğu anı değerlendirir. Böylece bütün ömrü kıymetli olur.”
“Hastalık gelmeden sıhhatin, meşgûliyet gelmeden boş vaktin, ölüm gelmeden evvel hayâtın kıymetini biliniz” diye nasihat ederdi. Dünyada geçen vakitlerinin en kıymetlisinin Allahü teâlânın zikri ile geçen vakitleri olduğunu beyân eder ve dualarında; “Allah’ım, dünyadaki en güzel vakitlerimizi senin zikrin ve sana ibadetle geçen vakitler yap” diye yalvarırlardı.

Comments are closed.