“Baba Haydar, sizi bekliyor!”

Baba Haydar hazretleri, Hâce Ubeydullah-i Ahrâr hazretlerinin talebelerinin yükseklerinden ve halîfelerindendir. On altıncı yüzyılda yaşamıştır. Küçüklüğünde asıl memleketi olan Semerkand’da Hâce Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin derslerinde yetişti. İstanbul’a geldi ve Eyyûb Sultan Câmii civârında kaldı. 1550’de (H. 957) vefât etti…
Zamânın pâdişâhı Kânûnî Sultan Süleymân, bir gece rüyâsında ak sakallı, nûr yüzlü bir ihtiyârın sırtını sıvazladığını gördü. İhtiyâr kendisine: 
“Efendimiz, Eyüp’teki Baba Haydar, sizi kulübesinde bekliyor. Onu ziyâret ediniz” dedi. Sabah olunca, Sultan lalasını yanına çağırdı ve kıyâfet değiştirip, Eyüb’e gittiler. Bâzı kişilere sordular. Baba Haydar’ı tanıyan çıkmadı. Bu sırada küçük bir çocuk köhne bir kulübeyi işâret ederek; “O amca bu kulübede yaşar. Ama kimseyle konuşmaz, kimseyi de kulübeye almaz” dedi. Pâdişâh ve lalası yavaşça kulübeye yaklaşıp, kulübenin önünde tereddüd içinde beklerken içeriden bir ses: 
“Buyurunuz Pâdişâhım!” diyerek dâvet etti. Pâdişâh selâm vererek içeri girdi. Baba Haydar bir pöstekinin üzerinde oturuyordu. Binlerce sinek her yanını kaplamış onu gizliyordu. Pâdişâh, “Hazret! Şu sinekleri kovalasan da yüzünü bir görsek” dedi. Baba Haydar; “Sultânım! Siz Peygamber efendimizin vekîlisiniz. Şu gücünüzü gösterin de sinekleri siz kovalayın” buyurunca, Sultan hemen harekete geçti. Ne kadar uğraştı ise sinekleri kovalayamadı. Baba Haydar hazretleri kalkıp, pencereyi açtı; “Haydi bakalım!” deyince, bütün sinekler odayı boşalttı. Pâdişâh o anda karşısında nûr yüzlü güleç bir ihtiyar zâtın durduğunu gördü. Pâdişâh ona;

“BENİ BURAYA DEFNEDİN!..”
“Efendim! Benden ne dilerseniz dileyin” dedi. “Senin sağlığından başka hiçbir şey istemem” deyince, Sultan, pöstekinin altına, altın dolu bir kese bırakmak istedi. Bunu fark eden Baba Haydar, eliyle keseyi iterek: 
“Mâdem çok istiyorsan, şuraya bir mescid inşâ ettir” dedi. Pâdişâh bu isteği hemen yerine getirdi. Câminin açılışında Kânûnî Sultan Süleymân da hazır bulundu. Baba Haydar, Sultana; “Ben öldüğüm zaman bu kulübenin bulunduğu yere gömülmek isterim. Benim başımın ucunda bu mescid olduktan sonra, üzerime sakın türbe yaptırmayın. Bu bizim sana vasiyetimiz olsun” dedi ve az bir zaman sonra da vefât etti…

 

Comments are closed.