Ben Cebrâil’im!..

(Dünden devam)

Hazret-i Nûh “aleyhisselâm” elli yaşında iken Hak teâlâ Ona Cebrâil aleyhisselâmı gönderdi. O da yanına gelip;
“Esselâmü aleyke yâ Nûh!” dedi.
O da cevap verdi:
“Aleykesselâm, kimsiniz?”
Cebrâil aleyhisselâm;
“Ben Cebrâil’im. Allah tarafından, peygamberliğini bildirmek için geldim. Allahü teâlâ sana selâm ediyor. Dermesil ve kavmine git! Onları, Allaha îmân etmeye ve O’na ibâdet yapmaya dâvet et!” dedi.
Ve geri gitti.
Hazret-i Nûh emri aldı.
Teblîğe başladı.
Ama gizli gizli.
Kavmi çok azgın idi.
Sefâhet içindeydiler.
İçki ve kumar.
Zinâ, zulüm, haksızlık.
Her türlü ahlâksızlık.
Yâni her kötülük vardı.
O emr-i mâruf yapıyordu.
Kimse inanmıyordu.
Zîra işlerine gelmiyordu.
Ona karşı çıktılar.
O kavmin bir bayramı vardı.
Bir yerde toplanırlardı.
Putlara taparlardı.
İçki içerlerdi.
Çalıp oynarlardı.
Kadın erkek karışıktı.
Hepsi de çıplaktı.
Zina yaparlardı.
Nûh Nebî oraya vardı.
Emr-i mâruf yapacaktı.
Giderken de;
“Allah’ım! Onlara karşı bana yardım et” diye yalvardı. (Devamı var)

Comments are closed.