Ben vefat edersem…

Cabir bin Abdullah (radıyallahü anh) rivayet eder: “Ebu Bekr-i Sıddık’ın vefatı yaklaştı. Yakınlarını çağırdı.
Onlarla sohbet etti.
Ve vasıyet olarak ‘Ben vefat edersem cenazemi Ravda-i mübarekin kapısına götürün ve kapısını çalın. Eğer kapı kendiliğinden açılırsa beni oraya defnedin’ buyurdu.
***
Dediği gibi yaptık.
Ravda’ya götürdük.
Ve kapısını çalarak ‘Yâ Resulallah! Ebu Bekir kapıdadır, yanınıza defnolunmak ister’ dedik. Kapı kendiliğinden açıldı ve ‘Onu yanımıza defnediniz!’ sesini duyduk.”
***
Hazret-i Ebu Bekir, son hastalığında buyurdu ki: “Hilafeti kime bırakacağım konusunda istihare ettim/hayırlısını istedim. Allahü teâlâdan diledim ki bana rızasına uygun olanı versin.
Sizler de bilirsiniz.
Yalan söylemem.
Hiçbir akıllı kimse de Allahü teâlâya kavuşma vaktinde kendine iftira yapılmasını arzu etmez ve Müslümanları aldatmayı uygun bulmaz.”
***
Eshab onu dinliyordu.
Söz için izin istediler.
Ve “Ey halife! Hiç kimsenin; doğruluğunuzda şüphesi yoktur, muradınızı/istediğinizi söyleyin, size bütün kalbimizle inanıyoruz” dediler.
Çok memnun oldu.
Ve şöyle anlattı:
“Rüyamda Resûl-i ekremi gördüm.
İki beyaz kaftan giymişti.
Sonradan yeşil oldular.
Ve parlamaya başladılar. (Devamı yarın

Comments are closed.