DÜNYANIN HER YERİNDE OLUYOR
Laktaz eksikliği, dünyada en sık kar-şılaşılan sindirim bozukluklarındandır. Siyahî ve Asya ırklarında görülme sıklığı daha yüksektir. Dünyada her 10 kişiden biri sütü sindiremiyor…
Sevgili okuyucularımız, yıllar önce okullarda süt, fındık ve kuru üzüm dağıtılırdı. Ancak o zaman millet fakirdi. Günümüzde ise durum bambaşka… Para var ama süt alışkanlığı yok. Çünkü çocuklarımızı daha 3 yaşından itibaren hazır meyve suyu, gazoz, hatta kola gibi sağlık açısından faydasından çok zararı olan içeceklere teslim ediyoruz. Hal böyle olunca da taze sıkılmış meyve suyu ve en önemlisi miniklerin gelişiminde önemli bir işlevi olan sütü ihmal ediyoruz.
İYİ NİYETLİ, İSABETLİ BİR PROJE
Durumun farkına varan devletimiz âdeta bu gidişata “dur” diyerek bütün iyi niyetle ve ilk defa Türkiye’nin dört bir yanında ilköğretim okullarında “Okul Sütü, Akıl Küpü” projesini başlattı. Tabii gerek kampanyanın bu kadar geniş olması, gerekse de detaylarını anlatacağımız sütün kendi yapısından kaynaklanan etkilerinden dolayı bazı çocuklarımız ufak tefek rahatsızlıklar geçirmiştir. Duruma el koyan ilgili Bakanlıklar rahatsızlıkların oluştuğu bazı okullara süt veren firmaların sözleşmesini iptal etmiş ve zaten dağıtımdan önce velilerden teyidi istenen “alerji” kontrollerini sıkılaştırmıştır. Zaten şu anda da pek bir problem yok.
Burada şunu da ilave etmeden geçemeyeceğim; Geleceğimiz olan çocuklarımızın sağlıklı, dinç birer nesil olmasını istemeyen ya da hükümetle başka hesapları olan bazı kesimler, bilerek veya bilmeyerek bu güzel uygulamaya “köstek” olmuşlardır. Medya da bunu alet olmuştur. Bu kesimlere tavsiyem birazcık bilime sarılmaları… Lafı fazla uzatmadan bu haftadan itibaren sizlere birkaç yazımda gündemde olan “laktoz entoleransı (tahammülsüzlüğü) veya süt alerjisi” durumlarından bahsetmek istiyorum.
Süt kolay bozulabilen hassas bir besindir. Bunun için öncelikle hazırlanması, depolanması, nakli ve dağıtımı esnasında hijyen kurallarına ciddi manada itina gösterilmelidir. Okul Sütü projesinden sonra bazı okullarda gelişen olumsuzluklar, yapılan tahlil sonuçlarına göre büyük ölçüde alerjiye bağlı olduğu ortaya çıkmıştır. Aslında bu, öteden beri bilinen ve dağıtımdan önce de beklenen bir durumdu. Zaten velilere “çocuğun süte alerji yoktur” teyit yazısı da bunun için yollandı.
ALERJİ SALGINA DÖNÜŞMEZ!
Enzim eksikliği bulunan kişilerde süt alımını izleyen 1-2 saat içinde, hafif veya şiddetli karın şişliği, kramp tarzında karın ağrısı, bulantı, bol sulu ishal olur. Ancak ishal her zaman görülmeyebilir. İshalin görülme sıklığı yaşla beraber artar. Özellikle Asya ve Afrikalılarda sıktır. Görülme sıklığı ırki farklılıklara göre değişir. İskandinav ülkeleri ve Hollanda’da hiç görülmezken ülkemizde yüzde 50-70’e varan oranlarda olduğu görülür. İnek sütü alerjisi, özellikle 3-5 yaş altındaki çocuklarda %2 ile 7 sıklığında görülen geçici bir hastalık. İlköğretim çağı çocuklarında görülme sıklığı ise % 0.5 civarındadır. Alerjinin de belli bir bölgede veya belli bir okulda kitlesel ve ani ishal salgını yapmaz, sulu ishalden çok kanlı ishal, kusma, deri döküntüleri ve astıma benzer şikâyetlere yol açar.
HİJYEN OLMAZSA ZEHİRLER
Su veya gıda hijyeninin bozulması ile gelişebilecek gıda zehirlenmeleri, mikroplu gıdanın yenilmesinden saatler sonra ani bulantı, kusma, halsizlik, sulu ishal, kramp tarzında karın ağrıları ile ortaya çıkar ve mikroplar vücuttan atılana kadar devam eder. Aşırı sıvı kaybı ve halsizlik gelişebilir. Kaybedilen sıvının ağızdan karşılanamaması durumunda damardan serum verilmesi gerekebilir. Süt içimini takiben ilköğretim okulları çocuklarında gelişen şikayetlerin en geçerli sebebi, sütlerin hazırlanması, nakli sırasında oluşabilecek mikropla bulaşma ve bozulma ihtimali yüksek görünmektedir. Dikkatli, yakın takip ve denetimle gerçekleştirilecek Okul Sütü projesiyle her gün içilecek sütün, çocuk sağlığı ve gelişimine son derece faydalı katkılarından dolayı, projeye devam edilmeli, kampanya yürümeli ve hedefine ulaşmalıdır. Son bir hatırlatma; süte bağlı alerjilerin hayati tehlike oluşturma riski hemen hemen yoktur.
Tahammülsüzlüğün tek sebebi ŞEKER
“Laktoz entoleransı” süt ve ürünlerini sindirememek ya da ince bağırsak hücreleri tarafından üretilen laktaz enziminin eksikliği sebebiyle süt şekeri laktozun yeterli sindirilememesinden kaynaklanır
Bazı insanlarda alerji gibi rahatsızlıklara sebep olan Laktoz entoleransı (süte tahammülsüzlük), tıpkı “kan şekeri” gibi bir durum arz eder. Laktoz; sütteki iki farklı şeker türü olan “glikoz” ile “galaktozdan” oluşan şekerdir. Sütteki laktoz, sindirim sistemine girdiğinde bağırsak yüzeyindeki “laktaz” adı verilen bir enzim yardımı ile emilip kana geçebilmesi için parçalanarak glikoz ve galaktoza çevrilir.
ASIL BEBEKLERE DİKKAT EDİN!
Laktaz enziminin eksikliği ya da tam fonksiyon görmemesi durumu olan “laktoz entoleransı”, süt ya da süt ile üretilmiş ürünleri sindirememek ya da bunda güçlük yaşamak olup bebek ve çocuklarda ince bağırsak hücreleri tarafından üretilen laktaz enziminin eksikliği sebebiyle süt şekeri laktozun yeterli sindirilememesinden kaynaklanır. Bunun sonucunda bir takım sindirim problemleri belirir. Reaksiyonların asıl sebebi; sütte bulunan proteinlerine karşı alerji ya da laktoz entoleransıdır. Bebeklerde her ikisi beraber olabilir. Süt, muhtevası itibarıyla bebekler için çok önemli bir besin kaynağı olmasının yanında çocuğun karşılaştığı ilk yabancı protein kaynağıdır. Laktaz enziminin seviyesi doğumda en yüksek iken 2 yaşından itibaren enzim aktivitesi azalır ve zaman içinde yine ortaya çıkar.
SORUMLUYU DIŞARIDA ARAMA…
Laktoz entoleransının sebepleri ise şöyledir:
> Doğuştan laktaz üretiminin düşük olması
> Bağırsak hasarları laktaz enzim üretimini azaltabilir (ülser, bağırsak alınma, ishal, parazit, Crohn hastalığı, Çölyak vb.)
> Laktaz eksikliği sonradan gelişebilir.
Hangi sütte NE KADAR laktoz var?
EN İYİSİ KEÇİ SÜTÜ AMA…
Bütün hayvan sütleri laktoz içerirken soya sütü bitki suyu olduğundan laktoz içermez. Diğer şekerlerden içerse de laktoz entoleransı olan insanlarda benzer şikayetlere yol açabilir. Bazı insanlar sadece inek sütüne karşı alerjik rahatsızlığa sahip olsalar da, laktoz entoleransı olan insanların tüm hayvani sütlerden uzak durmaları gerekir. Keçi sütü kullanmak da şikayetleri azaltmaz.
Değişik sütlerdeki laktoz miktarları (100 ml’de gram olarak) şöyledir:
Süt Türü Yağ Protein Laktoz
İnsan 4.0 1.3 6.5
Koyun 9.0 4.7 5.8
İnek 3.7 3.3 4.8
Keçi 4.1 3.7 4.2
HAFTAYA: SÜT İÇEMEYEN NE YAPSIN?
OKUYUCULARIMIZA CEVAPLAR
Gülünce bile belim ve kalbim ağrıyor
> E.E.
16 yaşındayım.1.63 boy ve 56 kiloyum. 4 aydır düzenli akşamları 45 dk, sabahları da arada bir yürüyüş yapıyorum. 3 gündür belimde hafif bir ağrı mevcut, bazen de kıtlıyor. Kalbim de belimle aynı şekilde bazen ağrıyor, sol tarafıma yatamıyorum, gülünce de ağrıyor. Neden kaynaklanıyor? Kendimi çok mu yoruyorum?
CEVAP: Kıymetli kardeşim, boyuna göre kilon iyi. Daha kilo almamak için hamur işi, tatlılar, pirinç pilavı, patatesten tadımlık tüket ve öğün başı 2-3 dilim tam buğday ekmeğinden daha fazlasını yeme. Yapılan ilmi araştırmalar, damar sertliğini önlemek için 24 saatte 20-30 dk orta seviyede aktivitenin yeterli olduğunu göstermiştir. Günümüzde âdeta moda haline gelen eşofman giyip sabah akşam koşma ve hızlı yürümeler aslında diz ve kalça eklemini yormaktan ve yıpratmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Sağlıksız ve taze havadan mahrum kapalı spor salonları ile egzoz dumanıyla kirli yol kenarları yerine yeşili bol ve su kenarlarında yürüyüş en idealidir. Egzersize başlanmadan önce hafif ısınma hareketleri yapılmadan birden yüksek tempo bedeni hareketlere geçildiğinde zorlanan ve aşırı kullanılan kaslarımızın liflerinin bazılarında kopmalar ve ödem gelişir. Bu da adalelerdeki motor ve duyu sinirlerini etkileyerek fibromiyalji dediğimiz tablo ile ağrıya sebep olur. Sizde de başladığınız egzersiz esnasında bel, kaburgalar arası ve göğüs adalelerinizin fazla zorlanması sonucu fibromiyaljiye bağlı ağrılarınız olmakta. Pozisyona göre değişkenlik göstermesi ve gülerken olması, bu durumdan kaynaklandığını desteklemektedir. Kendini yorma, perhizine dikkat et, birazcık da hareketli ol, ekstra koşmaya ihtiyacın olmaz. Merak etme kalp yönünden bir sıkıntın olduğunu düşünmüyorum.
Cereyana maruz kalınca grip oluyorum
> Saliye Özen / ANTALYA
Cereyanda kalınca ve kapı pencere açıkken esinti olması durumunda, rüzgâra maruz kalınca, yaz ve kış klimalı ortamda bulununca gözlerde batma hissi, sürekli bir grip hali, arka arkaya hapşırma, burun ve geniz akıntısı oluşuyor. Sebebi alerjik olabilir mi?
CEVAP: Saliye Hanım, bahsettiğiniz şikayetleriniz büyük ihtimalle ev tozları içindeki akar dediğimiz kurtçuklara karşı vücudunuzun geliştirdiği alerjik reaksiyona bağlıdır. Şikayetler de belirli mevsim yerine yıl boyu devam eder. Yapılacak en güzel ve faydalı uygulama, tozlu ortamlar ile tozu barındıran eşyalardan ve birçok dirençli mikroorganizmayı barındırıp ev sahipliği yapan klimalardan uzak durmaktır. Tüm bu tedbirlere rağmen şikayetler devam ederse, antihistaminik ve alerjiyi ortaya çıkaran mediyatör dediğimiz maddeleri salgılayan mast hücrelerinin cidarlarını sağlamlaştırıp salgılanmalarını önleyen stabilizatör ilaçları hekim kontrolünde kullanmaktan başka çaresi de yoktur. Bu durumun genetik yapıyla da yakından alakası vardır. Hayat boyu devam edebilen bu durum için ayrıca immünoterapi denilen aşı tedavisi de uygulanabilir. Yüzde 70-80 fayda görebilirsiniz.