Emir Sultan hazretleri Buhara’da birkaç kişiyle sohbet ediyordu ki yanlarına biri geldi. Perişan bir hâli vardı adamın.
Büyük veli sordu:
“Bir derdin mi var senin?”
“Evet, sormayın.”
“Hayrola ne oldu?”
“Küçük bir bahçem var benim. Onun mahsulüyle geçinip gidiyorduk. Ama bu sene şiddetli kuraklık sebebiyle bütün ağaç ve sebzelerim kurudu. Aile efradım da kalabalık. Bu hâlde nasıl geçiniriz?” dedi.
Emir Sultan;
“Üzülme… Allah rızıklara kefildir. Seni de bu belâdan kurtarır” buyurdu.
Adamcağız;
“İnşallah” dedi.
Ve ayrılıp gitti.
Emir Sultan üzülmüştü. O gece adamın bahçesine gidip “Yâ Rabbî! Bu bahçedeki bütün ağaçlara ve nebatlara canlılık ver. Yeniden hayat bulsunlar” diye dua etti.
Duası kabul oldu.
Ağaçlar canlandı…
Dalları meyve doldu… Ertesi gün bahçe sahibi gelip de vaziyeti görünce çok şaşırıp “Ey Allah’ım! Yoksa Hızır mı geldi bu bahçeye? Hakikati bildir bu biçareye” diye yalvardı.
Başını kaldırdığında Emir Sultan hazretlerini gördü bahçenin öbür ucunda.
Dünü hatırladı.
Kendi kendine;
“Allah rızıklara kefildir” diye mırıldandı. Kalktı ve elini öpmek için ona doğru koştu. Ama göremedi onu.
Kaybolmuştu gözden…