Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” hazretleri şöyle anlatır:
Resûlullahtan işittim.
Şöyle buyurdular:
Rüyâda kendimi, etrâfı örülü bir kuyunun yanında gördüm.
Bir küçük kova vardı.
O kovayı aldım.
Bir miktar su çektim.
Sonra Ebû Bekr aldı.
Bir iki kova çekebildi.
Sonra kova büyüdü.
Ona kırba derler.
O kovayı kudretli bir kimse alıp su çekti.
Bu kişi Ömer idi.
O kadar su çekti ki, hiç kimse Onun gibi çekemedi.
Hazret-i Âişe anlatıyor:
Resûlullah hazretleri âhirete göç ettikten sonra, Arablar mürted oldu.
Dinden çıktılar.
Fitne çıkardılar.
Babamın üzerine öyle musîbetler indi ki, büyük dağların üzerine inseydi, dağı küçültüp, dağıtırdı.
Hazret-i Ömer‘in “radıyallahü anh” zamânında Eshâb-ı kiram Arabistan’dan çıktılar.
Dünyaya dağıldılar.
İslâmı her yere yaydılar.
Fetihler, Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” zemân-ı şerîfinde olan fetihten çok fazla idi.
Sıddîk’ın hilâfeti azdı.
İki sene kadardı.
Bu kadar halîfelik yaptı.
Hazret-i Ömer’inki on sene oldu.
Hazret-i Peygamberin iki büyük kova buyurmaları, hazret-i Ebû Bekr‘in “radıyallahü anh” iki sene ve birkaç günlük hilâfet müddetine işârettir.