Biz hesaba dahil değiliz

Abdülhakim Arvasi hazretleri “rahmetullahi aleyh” sülâle-i Resul’den bir büyük âlim zattır. İlmiyle âmil büyük bir veli idi.

Yanında çok âlimler yetişti.

Güzel simalı, buğday benizliydi.

Nurlu ve sevimliydi.

Kaşları hilâl gibi kabarık ve inceydi.

Gözleri irice görünür, hürmet telkin edici bir vakar sahibiydi…

Her hâli İslâmiyet’e uygundu.

Onun varlığı bir ihsan-ı ilâhiydi bu millete. Çok da mütevazıydı.

“Ben” demezdi asla.

Kendisine iltifat edilince:

“Bizler hesaba dahil değiliz” buyururdu daima.

Sohbetlerinde;

“Bizler hazır olsak sayılmayız, gaip olsak aranmayız” derdi.

Hâlbuki her ilimde derya idi.

Tasavvufta büyük evliya idi.

Birçok fen adamının, hatta profesörlerin, çözülmez sandıkları çetin meseleleri bir kalemde çözer, aydınlatırdı zihinleri.

Bazan sormadan cevaplardı.

Keramet göstermekten kaçınırdı.

Onda Resulullah’ın ahlâkı vardı.

Sanki o devirden bugüne yadigârdı.

Misafiri çok severdi.

Ziyaretlere giderdi.

Sohbetlerinde “Tek bir vakit namazım kazaya kalacağına, bin defâ ölmeyi tercih ederim” buyururdu.

Yine sevdiklerine;

“Bir veli, ‘ben’ demez. Zira bunu söylemek için mevzu bulamaz” buyururdu.

Ve sık sık;

“Hakk teâlâ bir kula imân verdiyse ne ki ona vermedi. İman vermediyse ne ki ona verdi?” derdi.

Comments are closed.