Üç yaşındaydı Dilek… O gün annesiyle dışarıya çıkacaklardı. Sevinçten uçuyordu. Sabırsızdı sokağa çıkmak için. Annesi seslendi:
-Kızım bekle beni.
-Kapının önünde bekliyorum anne.
Dilek, apartmanın merdivenlerden inerek sokağa çıktı. Sevinçle sağına soluna bakınırken kendisine yaklaşan iki genç adamı gördü. Bunlar büfeciydi. Tanıyordu onları. Ama gözünü para hırsı bürümüş bu iki zalim onu görünce niyeti bozmuştu. Minik kızı kaçırıp ailesinden fidye alabileceklerini düşünmüşlerdi.
Çünkü birkaç gün önce Dilek’in babası, komşuları olan iki caniye laf arasında bankada bir miktar parası olduğundan da söz etmişti. Keşke söylemez olaydı? Nereden bilebilirdi para için bu iki merhametsizin üç yaşındaki minik kızını kaçırmaya niyetleneceğini.
Dilek, bu iki merhametsiz tarafından kaşla göz arasında uzaklaştırıldı. Kaçırılmanın ne olduğunu bile bilmiyordu Dilek. Ama korkmuş, ağlamaya başlamıştı.
Dilek’in annesi az sonra aşağı indiğinde kızını bulamadı. Sağa sola baktı yoktu. Koşmaya başladı. Bir apartmana çıkıyor, bir sokağa iniyor, “Dilek yavrum neredesin!” diye dört dönüyordu. Ama Dilek bir anda yok olmuştu…
Bir süre sonra o telefon geldi. Dilek’i kaçıran iki kişi fidye istiyordu. Durum polise haber verildi. Asayiş Şube Müdürlüğünce görevlendirilen özel ekip soruşturmaya başladı. İşinin uzmanıydı polisler. İlgisiz numarası yapsalar da iki büfeciyi gözaltına alıp sorguladılar. O zaman korkunç cinayet ortaya çıktı.
Dilek’i yalnız görünce o para akıllarına gelmişti. Anlık bir düşünce. Kızı kaçırırsak, babası o parayı fidye olarak verir demişlerdi. Ancak ertesi gün gazetelerde olayı okuyunca korkup vazgeçmeye karar vermişlerdi. Ama sonra akıllarına geldi. Çocuk onları tanıyordu. Babasına söylerse yine yakalanacaklardı. İşte bundan sonrası canilikti. Dilek’i kablo ile boğarak öldürmüş, sonra bir çöp torbasına koyup bahçeye gömmüşlerdi. Buna nasıl yürek dayanır Allah’ım?
Gözünü para hırsı bürümüş caniler suçlarını itiraf etmiş cesedin yerini de göstermişlerdi. Yapılan kazıda üç yaşındaki masum yavrunun cansız bedenine ulaşılmıştı.
Acı haber aileye ulaştığında kıyamet koptu!.. Ana baba sinir krizleri geçiriyordu. Bir cana kıymak bu kadar mı kolaydı? Bu kadar mı vicdansız olabiliyordu insan?
Para hırsı ne biçim şeydi ki insanı durduk yerde katil edebiliyordu. Ama ne paraya kavuşmuşlar, ne de hayalini kurdukları rahata ermişlerdi? İnsan en yakın komşusuyla dahi iki çift laf edemeyecek miydi? Komşunun malına canına düşman olmak var mıydı kültürümüzde, inancımızda?
Zeliha T.-İzmir