Allah adamlarından ve evliyanın büyüklerinden Necmeddin-i Kübra hazretleri, çok kimselerin hidayetine vesile oldu.
Cengiz askeri geldi.
Harezm’e hücum etti!
O vakit talebelerine “Memleketinize gidiniz. Şarktan ‘fitne ateşi’ geliyor. Her tarafı yakıp yıkacaktır. İslâmiyet’te bu kadar zararlı fitne görülmemiştir” dedi.
Müminler üzüldüler!
Ve huzuruna gelerek;
“Efendim, dua buyursanız da bu belâ Müslüman memleketlerinden uzaklaşsa” dediler.
Ama dua etmedi.
“Bu, kaza-i mübremdir, dua bunu gideremez” buyurdu.
Talebeleri Horasan’a gitti.
Kâfirler şehre girdiler.
O da cihada çıktı.
Ve şehit oldu!
Bir kâfirin saçını tutmuş, asla bırakmıyordu. Şehadetinden sonra da kimse o saçı elinden alamadı.
Sonunda saçı kestiler.
O kadar yüksek bir zattı ki Allahü teâlânın aşkıyla kendinden geçmişken bir kimseye teveccüh etse, onu evliyalık derecelerine yükseltirdi…
● ● ●
Bir gün bir tüccar, onu görmek maksadıyla Necmeddin-i Kübra hazretlerinin hanegâhına geldi…
Büyük veliyi gördü.
Huzurunda oturdu.
Necmeddin-i Kübra hazretleri bir teveccüh edip, onu evliyalık mertebesine ulaştırdı.
Sonra da talebe yetiştirmesi için “icazet” verip memleketine gönderdi…