Biletimi alıp terminalde beklemeye koyuldum. Yüreğimde hasret ile sevinç kol kola geziyordu… Bir an önce Emir Sultan hazretlerinin türbesine ulaşmayı istiyordum. Gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. Sürekli büyükleri düşünüyorum. Aklımdan da onların hayatlarını geçiriyorum… Çok ama çok mutluydum… Hiçbir sıkıntı yaşamadan Bursa’ya geldim.
Emir Sultan’ın kabrine gelen sadece ben değildim. Kafilelerle gelmiş yüzlerce insan vardı. O kadar çoklar ki girip çıkanlar sel gibi… Bir yandan giriyorlar bir yandan çıkıyorlar.
Önündeki parkta insanlar o büyüklerin gölgesinde huzurla çocuklarını oynatıyor, besliyor, etrafa bakınıyor tefekkür ediyorlardı.
Ben de ziyaret ettim. O an içimde şöyle bir düşünce doğdu: “Bunca insana birer Türkiye Gazetesi hediye edilse… Şuraya bir stant kurulup hem abone olmak isteyenler abone yapılsa hem yanında Emir Sultan hazretlerinin ‘Ses CD’leri hediye edilse… “
İçimden böyle geçiriyordum. Sonra dedim ki: “Sen çalış kazan. Bastır CD’leri kendin yap bu hizmeti… Niye yapmıyorsun?!.”
Doğrusu kendi kendime kızdım. Çok kolaycıydım… Sonra bir başka düşünce beni teselli etti. Doğru ya, iyi düşünmek de iyilik yapmak kadar sevap idi…
Başladım hayal kurmaya. Bir yarım saat zevkle hayalimden Emir Sultan’ı anlatan CD’ler, Bursa’yı anlatan evliyalar kitabı ve yanında Türkiye Gazetesi aboneliği hizmeti…
Allahü tealanın hazinesi sonsuzdu… Ben böyle samimi düşündükçe sevap alıyor ve mutluluktan uçuyordum. Nasıl biz bu büyüğü tanımışsak, Türkiye Gazetesinden bu insanlar da… Sahi… Bu gazeteyi bu insanlar tanımalı… Bu gazeteyi tanıtmalı… Herkes bilir ki dememeli…”
Böyle mırıldanıyordum ki altmış yaşlarında bir teyzenin sesiyle irkildim:
-Evladım bakar mısın?
Baktım… Teyze yanıma geldi.
-Sen, dedi. Mustafa ustasın… Eyüp’te… Evet Eyüp Sultan’da medfun bulunan Hüseyin Hilmi bin Said hazretlerinin kabrinde, bana Tam İlmihal kitabını hediye etmiştin, hatırladın mı beni?
-?!.
-Hatta Almanya’da çalışırken, bir kahvede Tam İlmihal almış, okumuş ve hazırlayanı merak edip kabrini ziyaret etmiştin değil mi?
Bir an ne diyeceğimi bilemedim. Hayır da diyemedim.
-Evet teyzeciğim, o benim… Şimdi de büyük bir zatın kabrinde karşılaştık…
Gülümsedim… Bozuntuya vermedim… Ama çok etkilendim… Paylaşamadım bu olayı kimseyle… Şimdi sizinle paylaşıyorum.
Bu arada denklemi de kurdum. Bu büyükleri seven onlarla beraberdir. Onlarla bulunanlar kazançlı çıkar.
Hikmetinden sual olunmaz ya Rabbi… Sevenleri sevilenleri anlamak çok zor çook…
Rumuz: “Mustafa”-İstanbul