Bu makinenin kolunu kim kırdı?

Kesinlikle bu böyledir… Ben gözümle gördüm canım… Orada bir tek sen vardın… Sen yapmadıysan kim yaptı?..

Bu ve benzeri ham suçlamalarla karşılaştınız mı hiç? Hiç, suçunuz olmadığı halde suçlandığınız oldu mu? 
Benim oldu… Hem de öğretmen olarak ilk tayin olduğum lisede… 
Bolu’da bir liseye çiçeği burnunda bir öğretmen olarak atanmıştım. O yıllarda bilgisayarlar henüz yaygın değildi. Öğrencilerle ilgili sınav sorularını teksir makinesinde çoğaltıyorduk.
Negatif kopyayı teksir makinesinin tamburuna takıyorduk. Tamburu döndürdükçe ispirto ile ıslatılmış keçeler vasıtasıyla nemlendirilen negatif kopya teksir kâğıdı üzerine basılıyordu.
Makinenin başına gittim. Teksir makinesinin kolunu tutmamla birlikte kol elimde kaldı. Kırılmış ve sanki kırılmamış gibi öylece bırakılmış. Hay Allah… 
Sağıma soluma bakındım. Sanki kendimi suçlu hissetmiştim. Derken kendime geldim. Durumu müdüre ilettim. 
Nasıl olur, kim kırar falan derken ihale benim üzerime kaldı. 
Ben ne dersem diyeyim. Birkaç öğretmen arkadaşın bakışı alaycıydı. “Numara yapıyorsun. Kırmışsın işte!” der gibi bakıyorlardı. Sinirlendim. Dedim ki:
-Yahu arkadaşlar kırsam niçin çekineceğim, ben kırdım, derim. Ama kırmadığım makinenin kolunu da niçin üstleneyim ki? Bu makinenin kolunu ben kırmadım. Birisi kırmış sonra da kırılmamış gibi üzerine bırakmış. Daha ben elimi değdirdiğimde pat diye düştü… 
Sonra öğretmenler odasında açık yüreklilikle seslendim:
-Bu makinenin kolunu benim kırdığımı zannediyorsunuz ama ben kırmadım. Bunu ben biliyorum. Bir şeyi daha biliyorum ki kıran üçkâğıtçı tip şu anda aramızda. Ama delikanlılık yok ki çıkıp da ben kırdım diye söylemiyor.
Birkaç tanesi “sen ne demek istiyorsun!” diyecek oldu. Derhal kararlılıkla onların üzerine hamle yaptım:
“Benim kırmadığım bir teksir makinesi benim üzerime yıkılmak istenince ben bu üçkâğıtçılığı yapan kimse adına böyle konuşuyorum. Eğer sen kırdıysan bu sözüm evet sana. Sen kırmadıysan niye alınıyorsun ki?”
Bir iki homurdanma oldu ama herkes benim kararlılığım karşısında sustu. Çünkü ben kırmamıştım. Müsterihtim.
Ertesi gün daha sonraki günler kimse ortaya çıkmadı… Galiba okul idaresi de tamir ettirip konuyu kapatmaya karar verdi. Çünkü bir daha bu konu konuşulmadı. 
O lisede beş sene görev yaptım. Ne ben suçluyu bulabildim. Ne de suçlu, her kim ise vicdan azabı ile de olsa gelip benden özür diledi. 
O gün bugündür herhangi bir konuda kimse için hiçbir zaman ön yargıda bulunmam…
    Zekeriya Şahin-Ünye/Ordu

Comments are closed.