“Bu, bizim sahana benziyor!”
Balıkesir’in Sındırgı kazâsının, Hisaralan köyünde yatan “Allah dostu” bir büyük zât var.
İbrâhim Dede…
“Rahimehullah”
Vaktiyle bu zât, hizmetini yapardı zengin bir ağanın.
Ağa, hacca gitti bir sene.
Ve bir gün canı helva istedi.
Onun bu arzusu İbrâhim Dede’ye mâlûm olunca, koştu hemen Ağa’nın hanımına.
Ve ricâ etti ki:
“Bir sahan helva yapar mısın?”
Kadıncağız sordu:
“Olur, ama ne yapacaksın?”
“Birine göndereceğim.”
O esnâda Ağa, Mekke’de, çadırında namaz kılıyordu.
Selâm verince bir sahan “helva” gördü yanında.
Yeni pişmiş, sıcacık.
“Biri bırakmıştır” dedi.
Öyle düşündü…
Âfiyetle yiyip duâ etti gönderene.
Ancak sahan, yabancı gelmedi ona.
“Bu, bizim sahana ne kadar da benziyor” diye geçirdi içinden…
Nihâyet hacdan döndü.
Hanımı, eşyaları arasında helva sahanını gördü.
Ve çok şaşırdı!
Sordu hemen:
“Efendi, bu sahan evdeydi. Sende ne arıyor?”
“Evde miydi?”
“Evet, ben bununla helva yapıp İbrâhim Dede’ye vermiştim. O günden beri bu sahanı arıyorum.”
Ağa da olanları anlatınca, bilmece çözüldü…