Muhammed bin Yûsuf Firebrî hazretleri Buhârî’nin Câmiü’s-Sahîh adlı eserinin en önemli râvisidir. 231 (m. 845)’de Buhârâ civarında Firebr köyünde doğdu. Müslim ve Tirmizî gibi muhaddislerin hocası olan Ali bin Haşrem Mervezî’den hadis tahsil etti. 320 (m. 932)’de vefat etti. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:
Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) anlattı: Biz Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) huzûrunda oturuyorduk, önümüzde olgun ve taze hurmalar vardı. Resûlullah efendimizin hem kendileri yiyor ve hem de bize yediriyorlardı. Bunun üzerine ben: “Yâ Resûlallah! Siz hem yiyorsunuz ve hem de bize yediriyorsunuz” dedim. O zaman Resûlullah efendimiz “Evet” deyip, “Cennette de böyle yaparız, birbirimize yediririz” buyurdu.
Câbir bin Abdullah (radıyallahü anh) anlattı: “Resûlullah efendimiz, bir kimsenin bir yere yaslanarak bir ayağını diğer ayağının üstüne atmasını menetti.”
Ebû Mûsel-Eş’arî (radıyallahü anh) anlattı: Resûlullah efendimize “Yâ Resûlallah! Bir kimse bir kavmi sevse, fakat henüz onların arasına karışmamış ise durumu nedir?” diye soruldu. O zaman Resûlullah efendimiz: “Kişi sevdiği ile beraberdir” buyurdu.
Câbir (radıyallahü anh) şöyle anlatır: Resûlullah efendimiz ile beraber Zâtü’r-Rıkâ denilen yere gelmiştik. Orada gölgeli bir ağaç vardı. Onu Resûlullaha bıraktık. Bu sırada, müşriklerden bir adam geldi. Resûlullah efendimizin kılıcı ağaçta asılı idi. Hemen kılıcı alıp, kınından çekti. Resûlullah efendimize “Benden korkuyor musun?” dedi. “Hayır” buyurdular. “Şimdi seni benden kim koruyabilir?” deyince: “Beni senden Allahü teâlâ korur” cevâbını verdi. Bunu gören Resûlullah efendimizin eshâbı (radıyallahü anhüm) hemen bu müşrikin etrâfını çevirdiler. Korkusundan o da kılıcı kınına koyup, ağaca astı.
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) şöyle rivâyet etti: Birisi Resûlullah efendimize gelerek “Yâ Resûlallah! Bana bir amel göster de, onu yapınca Cennete gireyim” dedi. Resûlullah efendimiz: “Allahü teâlâya ibadet eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın. Farz olan namazı dosdoğru kılarsın. Farz olan zekâtı verirsin. Ramazan orucunu da tutarsın” buyurdu. Bunun üzerine köylü: “Nefsim yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, asla bundan fazlasını yapmam. Bunlardan bir şeyi de eksik bırakmam” dedi. O zât, dönüp giderken, Peygamber efendimiz “Cennetlik birisini görmek isteyen, bu zâta baksın” buyurdular.