Şemsül-eimme Hulvânî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinin büyüklerinden olup 456 (m. 1064) senesinde Buhârâ’da vefât etti. Buhârâ’da, o zamanda bulunan âlimlerin İmâmı, en yükseği idi. Fıkıhdan başka hadîs ve diğer ilimlerde de derin âlim idi. Derslerinde buyurdu ki:
“Misâfire uyan mukim kimse, imâm ikinci rekatte selâm verince, kalkıp iki rekat daha kılarken, yalnız başına kıldığı bu üçüncü ve dördüncü rekatlerde Fâtiha okumalıdır.” “Hayvan üzerinde kıbleye karşı durup, namazda iken, hayvan kıbleden dönerse, farz namaz kabûl olmaz. Bir rükün kadar kıbleden ayrılmamalıdır.” “Elinde emânet bulunan kimse, emânet sahibi ölürse, emâneti vârislerine verir. Vârisleri yoksa, Beytülmâla verir. Beytülmâla verince zayi olacak ise, kendi kullanır veya Beyt-ül-mâl’dan nasîbi olanlara verir.”
“Ezana dil ile değil, ayak ile icabet etmelidir. Dil ile icabet edip mescide gitmeyen, namaza icabet etmiş olmaz.” “Ramazan ayının başlaması, hilâlin görülmesi ile olur. Hilâlin doğması ile başlamaz. Hesap, hilâlin doğduğu geceyi bildirdiği için, Ramazân-ı şerîf ayının başlaması hesap ile anlaşılmaz, iki âdil şahidin şehâdet etmesi ile veya kadılık yapanın hüküm vermesi ile bir yerde Ramazan başlayınca, dünyanın her yerinde oruca başlamak lâzım olur. Hac, kurban ve namaz vakitleri böyle değildir. Bunlar, vakitlerinin bir yerde malûm olması ile, başka yerlerde de öyle olmaları lâzım gelmez.”
Ödünç istemek ancak lâzım olunca câiz olur. Lâzım olmak üç türlüdür: 1- Lüzûm-i îcâbî. Nafakası olmayanın veya kazancı şüpheli olanın, helâl nafaka almak için, ödünç istemesidir. Setr-i avret için çamaşır parası da böyledir. 2- Lüzûm-i aklî. Evi olmayan kimsenin, memleketin âdetine göre, kirâ veyâ satın almak için ödünç istemesidir. Soğuktan korunmak için, elbise parası da böyledir. 3- Lüzûm-i istihsânî. Mevkii, vazîfesi sebebi ile, âdete uygun giyinmek için, ödünç istemekdir. Bu üç lüzum için, fâizsiz ödünç istemek câiz olur. Yalnız bunlara ödünç verilir. Başkalarına, zâlimlere, fâsıklara ödünç verilmez. İhtiyâcı olana ödünç verilir. İhtiyâcı olmayana, malını lüzûmsuz yerlere, harâma harcayana verilmez. Başkasına ödünç vererek, kendini sıkıntıya düşürmek doğru değildir. Nisâba mâlik olmayan kimsenin, kurban kesmek için ödünç istemesi câiz değildir.