(Dünden devam)
Nemrud, adamlarını topladı.
“Buna ne ceza verelim?” diye sordu.
Düşündüler.
Taşındılar.
“Onu yakalım!” dediler.
***
Ve hazırlığa başladılar.
Önce bir alan lazımdı.
Geniş bir yer hazırladılar.
Sonra odun lazımdı.
Nemrud “Herkes odun taşıyacak! Karşı çıkan, İbrahim’le birlikte ateşe atılacaktır!” diye emretti.
***
Bir ay sürekli odun taşıdılar.
Odunlar dağ gibi yığıldı.
Sonra ateşlediler.
Yedi gün yedi gece yandı.
Alevler gökleri kapladı.
Yanına yaklaşılamıyordu!
***
Öyle ki; uzağından uçan kuşlar sıcağın şiddetinden yanıyordu.
Nemrud, uzaktan seyrediyordu.
Halk gelip toplandı.
Nemrud emretti.
Hazret-i İbrahim’i getirdiler.
Boynunda zincir, ellerinde kelepçe, ayaklarında bukağı vardı.
***
Ama umurunda değildi.
O, Allah’ın Halili’ydi/dostuydu.
Tevekkül ve yakînin/imanın en yüksek mertebesinde olduğundan mübarek kalbine zerre kadar korku gelmedi.
Gayet vakarlı/heybetliydi.
***
Nemrud’un önüne götürdüler.
Herkes merak ediyor, “Onu ateşe nasıl atacaklar?” diyordu.
Zira ateşe yaklaşılamıyordu.
Çaresizdiler. (Devamı yarın)