Resûl-i Ekrem Efendimiz, bir gün bir topluluğa, dünyanın boş, gerçek hayatın ahirette olduğunu anlatmak için onları bir koyun ölüsünün başına götürdü.
Ve onlara;
“Şu gördüğünüz koyun ölüsünün, sahibi yanında bir kıymeti var mı?” diye sordu.
Orada olanlar;
“Yoktur” dediler.
Efendimiz de;
“Nefsim yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemin ederim ki, dünyanın, Allahü teâlâ katında ‘sivrisinek kanadı’ kadar bir kıymetli olsaydı, ondan kâfirlere ‘bir yudum su’ içirmezdi” buyurdular.
***
Sevgili Peygamberimiz, bir gün de Eshâbı ile oturuyordu.
Onlara hitâben;
“Ey Eshâbım! Ümmetimden yedi yüz bin kişi cennete girecektir. Bazısı bazısının elinden tutacak, sondakiler girmedikçe öndekiler de girmeyecek. Yüzleri, Bedir gecesindeki ‘dolunay’ gibi olacaktır” buyurdular.
Ardından;
“Cehennemden bir ‘kıvılcım’ bu dünyaya gelse, onun hararetinden bu dünya erir, yok olur” dediler.
Orada “bir genç” vardı.
Cehennemden korkardı!
Efendimiz onu kucakladı.
Bu sırada genç vefat etti…
Efendimiz;
“Bunun teçhiz ve tekfinine bakın. Zira cehennem korkusu onun ödünü patlatmıştır!” buyurdular.