Cennet, bu tastan nurludur!

Hazret-i Ali (radıyallahü anh) bir gün hastalandı.
Hazret-i Ebu Bekir, hazret-i Ömer ve hazret-i Osman (radıyallahü anhüm) ziyaretine vardılar.
Hazret-i Ali kalktı.
Evinde bir tas bal vardı.
Bu tası önlerine götürdü.
Tas beyaz, içindeki bal kızıldı.
İçinde siyah bir kıl vardı.
Hazret-i Ebu Bekir:
“Her birimiz bu üçü hakkında bir misal getirmeyince baldan yemeyelim” buyurdu.
Ve önce kendisi:
“Dîn-i İslâm bu tastan nurludur. İman bu baldan tatlıdır. Dînin hükümleri şu kıldan incedir” dedi.
Hazret-i Ömer:
“Cennet bu tastan nurludur. Cennetin nimetleri bu baldan tatlıdır. Sırat köprüsü bu kıldan incedir” dedi.
Hazret-i Osman:
“Kur’ân-ı azim-üş-şan bu tastan nurludur. Kur’ân-ı kerim okumak bu baldan tatlıdır. Kur’ân-ı kerim’in tefsiri bu kıldan incedir” dedi.
Hazret-i Ali:
“Misafirin nuru bu tastan nurludur. Misafirin sözü bu baldan tatlıdır. Misafiri incitmemek bu kıldan incedir” dedi.
? ? ?
Ebu Zer-i Gıfari (radıyallahü anh) şöyle rivayet eder:
“Resûl-i Ekrem Efendimiz ‘Ali, benim ilmimin kapısıdır. Benden sonra onu sevmek imandandır. Ona düşmanlık etmek münafıklıktandır. Ona bakmak rahmettir. Onun muhabbeti ibâdettir’ buyurdu.”

Comments are closed.