Resulullah Efendimiz ile Hazret-i Ali (kerremallahü vecheh) bir yoldan gidiyorlardı. Resûl-i Ekrem: “Yâ Ali! Dünya nimetleri kesilir, cennet nimetleri devamlıdır, kesilmez. Sen istikamet üzere ol ki sonu mutlaka sevinç olur” buyurdu.
O esnada baktılar.
İki sahabiyi gördüler.
Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer (radıyallahü anhüma) karşıdan geliyorlardı.
***
Resûl-i Ekrem “Bu ikisi, ümmetin müjdecileridir. Bunları sevmek, imandan, bunlara düşmanlık, münafıklıktandır” buyurdu.
Hazret-i Ali dinledi.
Ve Resûl-i Ekrem’e:
“Evet yâ Resulallah! Onların sevgisi benim kalbimde pek çoktur, sizin bu sözünüzle daha da çoğalmıştır” dedi.
***
Efendimiz buyurdular ki: “Gökte iki melek vardır. Biri şiddet ve gadapla buyurur, biri kolaylık ve yumuşaklıkla buyurur. İkisi de doğru yol üzerinedirler.
Biri, Cebrail’dir.
Biri de Mikâil’dir.
***
Resullerin içinde iki kimse vardır. Biri lütuf ve iyilikle buyurur, biri de şiddetle buyurur. İkisi de hak üzeredirler.
Biri Hazret-i İbrahim’dir.
Ve biri Hazret-i Nuh’dur.
***
Benim Eshabımdan da iki kimse vardır. Biri yumuşaklıkla ve merhametle emreder, biri sertlik ve şiddetle emreder. İkisi de hak üzeredirler, biri Ebu Bekr-i Sıddık, biri de Ömer-ül Faruk’tur.” (“Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn” kitabından alınmıştır.)