Cüzzamlıydı ama…

Kureşî hazretleri, evliyâ-yı kirâmdandır. Zarif ve güzeldi. Cüzzam hastalığına yakalandı bir ara. Bu zâtın evli bir talebesi bir gün evden çıkarken sordu hanımına:
– Hanım, bir isteğin var mı?
– Benim yok, bir de kıza sor.
Çok güzel ve takvâ sâhibi bir kızları vardı.
Seslendi kızına:
– Kızım, bir şey istiyor musun benden?
Kızcağız utanarak;
– İstiyorum babacığım, ama bilmem yapabilir misin? dedi.
Oldukça zengindi adam.
– Ne demek kızım, sen iste yeter ki. Bin altın bile olsa, yaparım inşallah, dedi.
Kız sevindi, ama nasıl söyleyecekti?
– Şeyy babacığım…
– Söylesene kızım, nedir istediğin?
– Beni, Kureşî hazretleriyle evlendirmeni istiyorum babacığım.
Adam hemen peki diyemedi.
Zîrâ cüzzamlıydı mübarek zat.
Ama söz vermişti bir kere.
– Peki kızım! dedi. 
Ve doğruca gidip, kızının isteğini söyledi bu velî zâta.
O da kabul edince nikâhları kıyılıp düğün günü geldi. Mübarek zat, o gün bir banyo aldı. Vücudunda, cüzzamdan eser kalmadı. Güzel ve yakışıklı bir genç olmuştu.
Bu hâliyle gelip girdi gelin odasına.
Fakat kız tanımadı Onu.
Yabancı sanıp örtündü aceleyle.
Mübarek zat gülümseyip;
– Dur örtünme! buyurdu. Ben senin zevcin Kureşî’yim!
– Ama nasıl olur, siz, hayır olamaz.
Mübarek zat;
– Sen, cüzzamlı olduğumu bildiğin halde, sırf Allah için benimle evlendin ya. İşte bu hâlis niyetinin mükâfatı olarak başkalarının yanında cüzzamlı, senin yanında ise hep böyle genç ve sıhhatli olacağım, buyurdu.
Ve tembih etti:
– Ama gizle bu sırrı. Kimseye söyleme!

Comments are closed.