Dua etseniz de yağmur yağsa

1400’lü yıllar… Kalpleri nurlandıran bir “Allah dostu” vardır Edirne’de.
Evliya Kâsım Paşa.
Hak âşığı bir evliya.
O yörenin halkına “manevi zırh”olur.
Hem sebeb-i bereket.
Bir sene çok şiddetli sıcak olur Edirne’de.
Gökten damla düşmez yere.
Toprak âdeta kavrulur.
İnsanlar perişan olur!
Ve “kıtlık” başlar…
Halk çaresizdir!
Bu zata koşar ve “Paşam, bir dua etseniz de yağmur yağsa yoksa mahvolacağız!” diye yalvarırlar.
Mübarek zat açar ellerini.
Yağmur için dua eder.
Ellerini yüzüne sürmeye vakit bulamaz, gürülder gök.
Ardından “rahmet” boşanır.
Hem kovadan boşalırcasına.
İnsanlar da kanar suya, hayvanat da.
Öyle ki; “yeter!” derler.
? ? ?
Evliya Kâsım Paşa bir gün sohbetinde “En kıymetli ibâdet namazdır. Namaz, zikirdir. Çünkü günde en az beş defa Allah’ı hatırlatıyor bize” buyurur.
Cemaat anlamaz.
“Nasıl?” derler.
Şöyle izah eder:
“Meselâ ‘namaza ne kadar var’, ‘ezan okundu mu’, ‘namaza on dakika kaldı’, ‘vakit tamam’, ‘kalkıp abdest alayım’ gibi konuşmaların hepsi namazla ilgili konuşmalardır ki Allahü teâlâyı hatırlatır ve hepsi de zikirdir…”

Comments are closed.