Dünya başıma zindan olmuştu

1991-92 yıllarıydı… Bir gün Ortaokul ikinci sınıfa giden oğlum Fatih Yılmaz dedi ki: 

“Baba ya ben çok sık yoruluyorum. Merdivenleri bile çıkamıyorum.”
O öyle deyince dünya başıma zindan oldu birden… Soluğu SSK Kartal Hastanesinde aldık. Tetkik tahlil derken sonuçlara bakan doktor: 
“Hayda… Bu ne ya kan kalmamış” dedi. Bizi SSK Göztepe Hastanesine sevk etti ve “götür yatırsınlar” dedi. Orada teşhisi söylediler: 
“Çocuk lösemi. Yani kan kanseri.” 
Yaratana sığınmaktan başka elden bir şeyin gelmediği an… 
Çileli günler başlamıştı. Tam sekiz ay hiç ara vermeden hastanede yattı çocuğum. Hastane artık bizim birinci adresimizdi… Tamam, sekiz değil on sekiz ay daha yatalım, yeter ki tedaviye cevap alalım…
Oysa aradan geçen sekiz ay sürede tedavi bir türlü cevap vermiyordu. Daha korkunç olanı aynı hastalığa yakalanan çocuklar birer birer vefat ediyorlardı…
Gözlerimiz yaşlı, gece hastanede sabahlıyor, gündüz de Çapa’daki Kızılay Kan Merkezini yol yapıyorduk. Haftada 3 gün de tahlilleri Cerrahpaşa Hastanesi Patoloji Servisine götürüyordum.
Hiç unutmuyorum o günü… Günlerden Cumartesiydi… Hastaneden bir iki günlüğüne izin vermişlerdi… 
O vesileyle dua almak için Enver Ağabeye götürdüm. Baba duygusuyla gözyaşlarımı tutamadım. Dedim ki: 
-Efendim kanser tedavisi oluyor. Sizin de duanızı almaya geldik.
Allahü teâlâ rahmet eylesin, Fatih Yılmaz’ın başını okşadı ve dedi ki: 
“Yok canım, kansızlıktır. Geçer inşallah… Tedaviye devam.” 
Moral bulduk, ümitlendik. Kendi kendime “inşallah ölmeyecek… İnşallah kurtulacak” diye sayıklıyordum. Dua çok önemliydi.
O zamanlar herkeste cep telefonu yoktu. Hatta çağrı cihazları bile yeni çıkmıştı. Postaneyi arıyor çağrı cihazının numarasını bildiriyordunuz. Çağrı cihazı olan kimseye mesaj göndertiyordunuz. 
Ben de o gün Kartal’da cami önüne sergi açmıştım. Hanım benim çağrı cihazıma mesaj göndertmiş postaneden: 
“Acele gel, tahlilleri götür.” 
Hemen koştum. O yıllarda İstanbul’un iki yakasından birbirine en hızlı ulaşım vapurla yapılıyordu. Metrobüs daha yeni bir durum. Dolayısıyla tahlilleri Göztepe’den alacağım ve Kadıköy’den kalkan vapura yetişeceğim. Eğer Kadıköy’den saat 15:00 vapuruna yetişirsem ancak 16:00’da Cerrahpaşa’da olurum. Eğer yetişemezsem tahliller anlamsız kalacak… Çünkü 16:00’dan sonra kabul etmiyorlar. Allah’ım sen yardım et… Göztepe SSK Hastanesine giderek tahlilleri aldım. Oradan toplu taşıma ile Kadıköy vapur iskelesine geldim. Tam Kadıköy vapuruna geldim, düdük çaldı… Devamı yarın

Comments are closed.