Dünya ve âhiret

Behlül Dânâ hazretleri bir gün bâzı insanlara; “Bu hayat, bir hayâldir, bu fâni’ye aldanan, huzûr bulamaz. Aklı olan, ona gönlünü kaptırmaz” buyurdu. 
Şöyle devam etti:
“Sâdece dünya için çalışana, Allah dünyalık muradı ne ise onu verir. Ama âhiret için çalışana, ikisini de ihsân eder. İkisini de elde etmek isteyen, her ikisinden de mahrum kalır.
Dinleyenler;
“Pek iyi anlamadık” dediler.
Daha iyi anlatmak için etrafına bakındı. Bir kalas gördü yerde.
Kalasın bir ucuna geçti.
Ve kaldırıp, yere koydu.
Sonra, öbür ucuna geçti.
Yine kaldırdı ve koydu.
Her iki tarafı da kolayca kaldırıp koymuştu.
İnsanlar merak içinde Onun ne yaptığına bakıyorlardı ki, bu defâ kalasın tam orta yerine geçti ve yine kaldırmaya çalıştı.
Ama oynatamadı yerinden.
Gücü yetmemişti.
Doğrulup sordu:
“Şimdi anladınız mı?”
“Evet, çok iyi anladık” dediler.

DUÂ ET DE…
Bir zaman fiyatlar çok yükselmişti. İnsanlar Behlül Dânâ hazretlerine;
“Duâ et de Allahın kulları rahatlasın” dediler.
Cevâben;
“Ben o işe karışmam. Eğer bir buğday tânesi bir dinar olsa bile, biz Ona lâyıkıyla kulluk yaparsak, O rızkımızı elbette verir” dedi. 
Sonra ellerini birbirine vurup;
“Ey âhiretten gâfil olan insan. Hep nefsine uyup, âhirete bir tedârik yapmadıysan, o gün Allahü teâlâya ne cevap vereceksin?” dedi.

Comments are closed.